KURAN KİMLERE İNDİ? MEKKE VE ÇEVRESİNDEKİLERE Mİ?
İddianın gücü: Zayıf
İddia:Ayetlerde çelişki var:
Ayetler:Bu da şehirlerin anası (Mekke'de) ve etrafında oturanları uyarman için sana indirdiğimiz mübarek, kendinden önce indirilmiş olanları doğrulayıcı bir Kitap'tır. Ahirete inananlar buna inanırlar ve onlar namazlarına devam ederler.Enam:92
Kalem/ 52. Oysa Kuran, alemler için bir öğütten başka bir şey değildir.
Cevap:
Enam:92'de Peygambere fiziksel gücüyle orantılı sorumluluk yüklenmiştir. Peygamberin bir İnsan olarak fiziksel çabayla kolayca yapabileceği tebliğ sahası Mekke ve Civarıdır. Peygamber git bütün dünyaya tebliğ et denmesi, onun fiziksel gücünü aşacağından bu gerçekçi olmazdı. 68/52 ayeti ise Kuran’ı İlgilendiren tebliğ sahasıdır. Bu tebliğ olayı herhangi bir şahsın yaşam süresiyle kısıtlı olmadığı gibi, herhangi bir coğrafyayla kısıtlı değildir, bu tebliğ şekli günümüze kadar sürüp gelmektedir. Allah’ın izniyle kıyamete kadar sürecektir.KURAN KAÇ YILDA İNDİRİLDİ.BİR GECE DE Mİ İNDİRİLDİ. NASIL İNDİRİLDİ. PARÇA PARÇA MI İNDİRİLDİ ?
İddianın gücü : Zayıf
İddia :
Kuran bütün olarak kaç senede indirilmiştir? Cevabı 23 yıl küsur ay ise eğer; Duhan suresi 2.ve 3. Bakara suresi 185. Ve Kadr suresi 1. Ayetlerde neden bir gecede veya bir günde indirildiği yazar. Başka yerlerde de dura-dura veya parça, parça indirildiği yazar mesela Furkan suresi 32. Ayet.
Ayetler:
(Hükümleri) apaçık olan Kitab'a andolsun ki, biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz, (insanları onunla) uyaranlarız.Duhan:2:3
Ramazan ayı, ki onda Kuran, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi. Bakara:185
Muhakkak ki Biz, O'nu (Kur'ân'ı) Kadir Gecesi'nde Biz indirdik.Kadir:1
İnkâr edenler: Kur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi? dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk.Furkan:32
Hadis:
İmam-ı Müslim (261 H), Ebu Katade'den şu Hadîsi rivayet ediyor: "Peygamber Efendimize Pazartesi günü oruç tutmak soruldu: O da cevabında dedi ki: Ben o günde doğdum ve bana Kur'an nâzil olmaya o günde başladı."
Cevap :
İslâm ilim adamlarının büyük çoğunluğu, Kur’an’ın Cibril vasıtasıyla Hz. Muhammed’e, yaklaşık yirmi üç yılda, bölüm bölüm indirildiği hususunda müttefiktirler. Kur’an açısından doğru olan da budur… Bu kanaatteki müfessirlerin cumhuruna /çoğunluğuna göre Kur’an, M.S. 610 yılının “Ramazan ayında” ve “mübarek bir gece” olan “Kadir Gecesi”nde Hz. Peygamber’e indirilmeye başlamış ve Alak sûresinin ilk beş ayeti, “bin aydan daha hayırlı…” olan o mübarek gecede inzal edilmiştir.
Daha sonra da vahiy süreci boyunca Kur’an’ın tamamı pasajlar halinde Nebî (s.a.v.)’e indirilmeye devam etmiştir. M.S. 632 yılında Hz. Peygamber’in vefat edip Refik-i A’lâ’ya yükselmesine kısa bir süre kala Kur’an’ın inzali tamamlanmıştır.
Özet olarak; "bir gecede indirildi" diye kastedilen kuranın tamamı değil ilk inen ayetleridir.Parça parça indirilen Kuranın diğer kısımlarıdır.
İddianın gücü: Orta
İddia: Ayetler arasında çelişki var.
Allah'ın ayetleri değişir:
Nahl/101:
Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet
getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar
Peygamber’e, “Sen ancak uyduruyorsun” derler. Hayır, onların çoğu
bilmezler.
Bakara/106:
Herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya
unutturursak, onun yerine daha hayırlısını veya onun
benzerini getiririz. Allah’ın her şeye kadir olduğunu bilmez misin?
Rad/39:
Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp
bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahfuz) O’nun yanındadır.
Tam tersi ayetler:
Fatır/43:
Sen Allah’ın kanununda hiçbir
değişiklik bulamazsın. Sen, Allah’ın kanununda hiçbir
sapma bulamazsın.
Fetih/23:
Allah’ın öteden beri işleyip duran kanunu (budur).
Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.
Yunus/64:
Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır.
Allah’ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. İşte bu büyük başarıdır.
Enam/115:
Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk ve adalet
bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O,
hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Ahzab/62:
Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah’ın kanunu
böyledir. Allah’ın kanununda asla değişme bulamazsın.
Ayetler:
Yukarıda yapılan, ayetlerin tamamını almayıp ,bir kısmını almak
ve manayı bozmaktan başka bir şey değildir.Ayetlerin öncesine ve devamına
bakarsak eleştirilerin yersizliği görülür:
“İyi bilinmeli ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur.
Ve onlar üzülmeyecekler de. Onlar, iman edip Allah’a karşı gelmekten
sakınan kimselerdir. Dünya hayatında da âhirette de onlara müjde
vardır. Allah’ın sözlerinde asla bir değişme yoktur. İşte budur büyük
kurtuluş.”(Yunus, 10/62-64).
“Kendilerini uyaracak bir peygamber geldiği takdirde,
milletler içinde, hidâyette en ileri derecede yer alacaklarına dair var güçleri
ile yemin ettiler. Ama kendilerine bir peygamber gelip uyarınca bu, onların
sadece nefretlerini artırdı. Sebebi ise: dünyada sırf böbürlenip büyüklük
taslamak ve bir de kötü bir tuzak kurmak istekleriydi. Halbuki kötü tuzak,
sadece hazırlayanın ayağına dolanır, sadece onu perişan eder. Onlar daha
öncekilerin uğradıkları fecî âkıbetten başka bir şey mi bekliyorlar? Sen
Allah’ın nizamında hiçbir değişiklik bulamazsın!”(Fatır, 35/42-43).
“Eğer (o Mekkeli) kâfirler sizlerle savaşsalardı, arkalarını
dönüp kaçar, sonra da ne kendilerini koruyan, ne de destek olan hiç kimse
bulamazlardı. Allah’ın öteden beri câri olan kanunu budur. Ve sen Allah’ın
nizamında hiçbir değişiklik bulamazsın.”(Fetih, 48/22-23).
“Allah'ın sözlerinde asla bir değişme yoktur.” (Yunus,
10/64) mealindeki ayette de “değişmeyen sözler”den maksat vahiy
sözleri değil, Allah hükmü, kanunu, prensibi demektir.
“Biz bir ayetin hükmünü diğer bir ayetle değiştirirsek veya
unutturursak (geri bırakırsak), ondan daha- hayırlısını yahut onun benzerini
getiririz.”(Bakar, 2/106) mealindeki ayette ise “vahiy
sözleri” kastedilmiştir. Allah, daha önceki bir peygamberin şeraitinde
olan bazı hükümleri değiştirmiş, yerine başka hükümler getirmiştir.
Cevap:
Bu konu İslam alimlerinin kendi aralarında da tartıştığı bir konudur.Konu ancak ilimle ve imanla anlaşılabilecek bir konudur.Kur'an'daki nesh olayı hakkında üç görüş ortaya atılmıştır:
1- Bir görüş neshi tamamen inkara dayanmaktadır.(Ünlü mutezile; Ebû Müslim Muhammed b. Bahr el-İsfahânî (ö. 322/934); Şah veliyullah Dıhlevi (ölüm.1762)
2- İkinci görüş neshi kabul eden ve buna kendilerine göre sayısı yüzlere varan örnekler zikretmektedirler.[[( 63 sureye yayılmış olup, sayıları 225’tir.Abdurrahman ibni ali(ölüm1201)Kuranda mensuh ayetlerin sayısının 274 olduğunu söyler.Hibetullah ibni selame(ölüm.1019)235. Muhammet ibni hazm(ölüm.1064)214 ayet, ebu cafer ennah(ölüm.949).138 ayet,Abdulkadir el bağdadi 66 ayet.Celalettin essuyuti 22 ayet,Muhammetsuad celal 4 ayet mensuh bulunduğunu iddia eder.Kaynak(menahilul irfanfiulumil kuran1943 11.250-269.sayfalar) )
3- Üçüncü görüş neshi sadece sınırlı bazı ayetlerde kabul etmektedir. Şia alimlerinin çoğunluğu bu üçüncü kategoride yer almaktadırlar.
NESH'E KERŞI ÇIKANLARIN GÖRÜŞLERİ VE DELİLLERİ:
KURANDA NESH VARDIR DEMEK ŞİRKTİR
Nesh ,kaldırmak,hükümsüz kılmak,iptal etmek,birşeyin yerine başka bir şey koymak gibi anlamlara gelir.Nesh caizdir ve vardır.Allah(cc) kuran-ı kerimi indirinceye kadar eski sayfaları ve kitapların hükmünü kaldırmıştır.Ve nesh olunmayan ve değiştirilmeyen ve kıyamete kadar baki olacak olan kuran-ı kerimi indirmiştir.Allah(cc)10 sahife Adem(as)a indirmiş ve bunun hükmünü şit(as) gönderdiği 50 sahife ile nesh etmiş.Sonra İdris(as) gönderdiği 30 sahife ile nesh etmiş daha sonra sırasıyla İbrahim /as)ın 10 sahifesini, Davut(as) gönderdiği Zeburla, daha sonra bu kitabı Musa (as) gönderdiği Tevratla ve isa (as) gönderdiği İncil'le değiştirmiş. Ve en son olarak kıyamete kadar hükmü sürecek olan Kuran-ı kerimi indirmiş ve önceki kitap ve sahifelerin tamamının hükmünü kaldırmıştır.Allah(cc) kuranın hükmünü ve lafzını değişmeme konusunda garantiye aldığını şu ayetle bize bildirmektedir.
(Hicr.9)''Kuran-ı biz indirdik onun koruyucusu da biziz biz.''
(isra.88)''De ki bunun gibi bir kitap meydana getirmek için yeryüzündeki geçmiş ve gelecek bütün insanlar ve cinler bir araya gelse ve birbirlerine destek olsa onun(kuranın)bir benzerini meydana getiremezler.''
Bu konu ile ilgili bakınız.(kasas.49,hud.13,bakara.23)
Nesh eski kitaplar içindir:
(Bakara.106)'' Biz bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır.veya onu unutturursak mutlaka daha iyisini veya benzerini getiriririz.'' Şimdi bu ayeti dikkatle inceleyelim.Unutturmak ne anlama gelir?Tamamen beyinlerden,yazılardan silinmesi anlamına gelmez mi? Halbuki nesh edildiği iddia edilen ayetler 1400 senedir hala Kuran-ı kerimde durmuyor mu.Böyle unutturma olabilir mi?Ama eski sahife ve kitaplar unutturulmuştur.Bugün Kuran-ı kerimden başka hiçbir kutsal kitabın ne aslı ne lafzı hiçbiri yoktur işte unutturulma budur.
NESH'E KERŞI ÇIKANLARIN GÖRÜŞLERİ VE DELİLLERİ:
KURANDA NESH VARDIR DEMEK ŞİRKTİR
Nesh ,kaldırmak,hükümsüz kılmak,iptal etmek,birşeyin yerine başka bir şey koymak gibi anlamlara gelir.Nesh caizdir ve vardır.Allah(cc) kuran-ı kerimi indirinceye kadar eski sayfaları ve kitapların hükmünü kaldırmıştır.Ve nesh olunmayan ve değiştirilmeyen ve kıyamete kadar baki olacak olan kuran-ı kerimi indirmiştir.Allah(cc)10 sahife Adem(as)a indirmiş ve bunun hükmünü şit(as) gönderdiği 50 sahife ile nesh etmiş.Sonra İdris(as) gönderdiği 30 sahife ile nesh etmiş daha sonra sırasıyla İbrahim /as)ın 10 sahifesini, Davut(as) gönderdiği Zeburla, daha sonra bu kitabı Musa (as) gönderdiği Tevratla ve isa (as) gönderdiği İncil'le değiştirmiş. Ve en son olarak kıyamete kadar hükmü sürecek olan Kuran-ı kerimi indirmiş ve önceki kitap ve sahifelerin tamamının hükmünü kaldırmıştır.Allah(cc) kuranın hükmünü ve lafzını değişmeme konusunda garantiye aldığını şu ayetle bize bildirmektedir.
(Hicr.9)''Kuran-ı biz indirdik onun koruyucusu da biziz biz.''
(isra.88)''De ki bunun gibi bir kitap meydana getirmek için yeryüzündeki geçmiş ve gelecek bütün insanlar ve cinler bir araya gelse ve birbirlerine destek olsa onun(kuranın)bir benzerini meydana getiremezler.''
Bu konu ile ilgili bakınız.(kasas.49,hud.13,bakara.23)
Nesh eski kitaplar içindir:
(Bakara.106)'' Biz bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır.veya onu unutturursak mutlaka daha iyisini veya benzerini getiriririz.'' Şimdi bu ayeti dikkatle inceleyelim.Unutturmak ne anlama gelir?Tamamen beyinlerden,yazılardan silinmesi anlamına gelmez mi? Halbuki nesh edildiği iddia edilen ayetler 1400 senedir hala Kuran-ı kerimde durmuyor mu.Böyle unutturma olabilir mi?Ama eski sahife ve kitaplar unutturulmuştur.Bugün Kuran-ı kerimden başka hiçbir kutsal kitabın ne aslı ne lafzı hiçbiri yoktur işte unutturulma budur.
Allah(cc) Daha önce indirdiği kitapları kaldırmış ve unutturmuş yerine Kuran-ı kerimi koymuştur.Bu ayette K;uran-ı kerimin içindeki ayetlerin nesh edildiğine dair bir işaret yoktur. Gelelim kuranda nesh vardır diyenlerin delil olarak sunduğu ikinci ayete:
(Nahl101)''Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman ki Allah neyi bildireceğini çok iyi bilir.sen apaçık bir iftiracısın dediler.Hayır onların çoğu bilmezler.'' Başta şunu belirtelim ki bu ayetin iniş sebebi Tevrattaki ayetlerin nesh olması ile ilgilidir.Tevrata inanan Yahudiler Tevrat'ta böyle bir şey yoktu ;buda nereden çıktı; sen Allah'ın indirdiği Tevrat'ı değiştiriyorsun Tevratta olmayan şeyleri söylüyorsun; diyerek peygamberimize baskı yapıyorlardı. İşte bu nedenle bu ayet inmiştir.
Nesh olduğu iddia edilen ayetler nesh olmamış düzenlenmiştir:
1.İçki ayetleri:
Nesh olduğu iddia edilen ayetler nesh olmamış düzenlenmiştir:
1.İçki ayetleri:
(bakara.219''Sana şarap ve kumar hakkında soru sorarlar deki Her iksinde de büyük bir günah(zarar) ve insanlar için bazı faydalar vardır.Ancak Her ikisinde de günahı(zarar) faydasından büyüktür.''Bu ayette içki içebilirsiniz hükmü var mıdır. Allah aşkına aksine günah ve zararlı olduğu bildirilmiyor mu?
'Ey iman edenler siz sarhoş ikende söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp ikende yolcu olan müstesna güsül edinceye kadar namaza yaklaşmayın''Bu ayette sarhoş olarak namaza yaklaşmayın buyruluyor.Birinci ayette sarhoş namaz kılabilirsiniz diye bir cümle varmı? yok o halde nasıl oluyorda bu ayet ilk ayeti neshediyor anlamak mümkün değildir.
(maide.90-91)''Ey iman edenler şarap,kumar,dikili taşlar,fal ve şams okları birer şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan uzak durunki kurtuluşa eresiniz.Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak ister.sizi Allahı anmaktan ve namazlardan alıkoymak ister.Artık vazgeçtiniz öyle değilmi.?''Şimdi bu ayetin önceki ayetlerin hükmünü kaldırdığını nasıl söyleyebiliriz.Önceki ayetlerde içki için kumar oynayın demiyor ki nesh etmiş olsun.Aksine bu üç ayet biribirini tamamlıyor. Gelin üçünü birleştirelim bakalım nasıl bir mana çıkıyor.İçki azbir faydası olsada zararı çok büyük olan büyük bir günahtır.İçkili namaz kılınmaz. Bundan uzak durmalı uzaklaşmalıdır.
Dolayısıyla bu ayetler birbirini nesh etmemiş düzenlemiştir.
2. Vasiyyet ve miras ayetleri:
(Bakara.180)''Birinize ölüm geldiği zaman eğer bir mal bırakacaksa anaya babaya yakınlara uygun bir şekilde vasiyet etmek Allahtan korkanlar üzerine bir borçtur.'' şimdide bu ayetin hükmünü kaldırdığı iddia edilen ayeti okuyalım.
(maide.90-91)''Ey iman edenler şarap,kumar,dikili taşlar,fal ve şams okları birer şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan uzak durunki kurtuluşa eresiniz.Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak ister.sizi Allahı anmaktan ve namazlardan alıkoymak ister.Artık vazgeçtiniz öyle değilmi.?''Şimdi bu ayetin önceki ayetlerin hükmünü kaldırdığını nasıl söyleyebiliriz.Önceki ayetlerde içki için kumar oynayın demiyor ki nesh etmiş olsun.Aksine bu üç ayet biribirini tamamlıyor. Gelin üçünü birleştirelim bakalım nasıl bir mana çıkıyor.İçki azbir faydası olsada zararı çok büyük olan büyük bir günahtır.İçkili namaz kılınmaz. Bundan uzak durmalı uzaklaşmalıdır.
Dolayısıyla bu ayetler birbirini nesh etmemiş düzenlemiştir.
2. Vasiyyet ve miras ayetleri:
(Bakara.180)''Birinize ölüm geldiği zaman eğer bir mal bırakacaksa anaya babaya yakınlara uygun bir şekilde vasiyet etmek Allahtan korkanlar üzerine bir borçtur.'' şimdide bu ayetin hükmünü kaldırdığı iddia edilen ayeti okuyalım.
(Nisa.11)''Allah size çocuklarınız hakkında erkeğe kadının payının iki mislini(miras) emreder.İkiden fazla kadın iseler.ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır.Eğer yanlız bir kadınsa yarısı onundur.Ölenin çocuğu varsa ana babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır.Eğer çocuğu yokta ana baba sı ona varis olmuş ise anasına üçte bir düşer.Eğer ölenlerin kardeşleri varsa anasına altıda bir düşer.Bütün bu paylar ölenin yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır.''
Bu iki ayet arasında uyuşmayan nedir. birbirine zıt,birbirine ters olan nedir.Aksine ikinci ayet birinci ayetin tamamlayıcısıdır.izahıdır tefsiridir.açıklamasıdır.Şimdi iki ayeti birleştirip değerledirelim.Buyuruyorki Allah(cc) birinizin malı varsa öleceği zaman vasiyet etmek üzerine borçtur. İkinci ayette de vasiyet yerine geldi. borç varsa ödendi. bunlardan arda kalan bu şekilde paylaştırılıyor.yoksa vasiyet yasaklanmış değildir
1.Adem (a.s.)'ın çocuklarının birbirleriyle evlenmelerine dinen izin verildiği halde bu hüküm sonradan kaldırılmıştır.
2. Yahûdîlere cumartesi günü çalışmak yasaklanmış iken, İncil'in gönderilmesiyle bu yasak kaldırılmıştır.
17. Gece namazı (Müzemmil:1:7), mecburiyyet olmaktan çıkarılarak nesh (Müzemmil:20 ile) edilmiştir..
MUZEMMİL SURESİ:
1-Ey örtüye bürünerek saklanan Muhammed,
2- Geceleyin biraz uyuduktan sonra kalk
3- Gecenin yarısında uyanık ol, ya bu miktarı biraz eksilt
4- Ya da artır da ağır ağır Kur'an oku.
5- Çünkü biz sana sorumluluğu ağır bir söz indireceğiz.
6- Kuşkusuz gece ibadeti, gündüze göre daha zor, fakat sözü daha etkilidir.
7 Çünkü gündüzleri, seni uzun uzun uğraştıracak işlerin vardır.
MUZEMMİL SURESİ:
20- Senin ve bazı arkadaşlarının, gecenin ya üçte ikisine yakın bölümünü ya yarısını ya da üçte birini ibadetle geçirdiğinizi Rabbin biliyor. Gecenin ve gündüzün sürelerini belirleyen Allah'tır. O bu gece ibadetinin temposuna dayanamayacağınızın farkındadır. Bundan böyle kolayınıza gelecek kadar Kur'an okuyunuz. Aranızda hastalar olacağını, bir bölümünüzün Allah'ın lütfettiği geçim payını elde edebilmek için yeryüzünde oradan-oraya koştuğunu, bir bölümünüzün de O'nun yolunda savaştığını Allah biliyor. Öyleyse kolayınıza gelecek kadar Kur ân okuyunuz. Namazı kılınız, zekatı veriniz, gönüllü olarak ve karşılık beklemeksizin Allah'a borç veriniz.
18.Oruç tutamayanların durumu:
Bakara :184
"...Oruç sayılı günlerdedir. İçinizden hasta veya yolculukta olanlar başka günlerde tutabilirler; ona güç yetiremeyenlerin, bir yoksulu (sabah, akşam) doyuracak (kadar) bir fidye vermesi (gerekir)..."
Bakara :185
"...Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun..."
Not: Bakara 184'ü oruç tutamayacakların fidye verebileceği şekilde yorumlayanlara göre (İbn Mes’ud, Muaz b. Cebel ve İbn Ömer’) ilgili ayet bakara 185 ile nesh edilmiştir ve sadece hasta ve yolcular fidye verecekler içine dahil edilmiştir.Bakara 184'ün nesh edilmediğini savunanlar da vardır.( İbni Abbas).İbn Abbas’a göre, yaşlı ve iyileşmesi umulmayan hastalar fidye öderler.
Kanaatimce bu ayet nesh edilmemiştir.Çünkü 184'de kasdedilen hasta ve yolculuk sebebiyle oruç tutamayanlardır. "ona güç yetiremeyenlerin" ifadesi orucu değil, sonradan tutmaya da güçleri yetmeyenleri kasdetmektedir ve bu kişilerin en son çare olarak fidye vermesi gerekir.
19. Bir müminin kaç kafire bedel olduğu:
Sahabenin iman coşkusuyla çok güçlü olduğu Medine’nin ilk döneminde bir müminin on kâfirin önünden kaçması yasaklanmıştı. Daha sonra insanın yapısının gereği olarak onlarda bir zafiyet meydana gelince, Allah bu hükmünü değiştirdi ve “bir müminin iki kâfirin önünden kaçmasını yasakladı”(Enfal, 8/65-66).
Not:
Bu iki ayet farklı bir yorumla nesh olayının dışındadır.Bu yoruma göre -ki doğru olma ihtimali yüksektir- Enfal 65 Müslümanaların kapasitesini, Enfal :66 ise savaşmakla mecbur oldukları sayıyı belirtmektedir.
Bknz :"Bir müslüman kaç kafire bedel."başlığı
20. Enfal 41 deki ganimet ayetlerinin Enfal 1'i nesh ettiği iddası için :
Bknz: "Ganimetler kimin" maddesi(Bu yazı Allahdostuseyyid tarafından hazırlanmıştır)
Özet: Değişmez diye kastedilen Allah'ın prensibi kanunu gibi genel şeylerdir.Değişir diye bahsedilen ise o günün şartlarına göre gelen vahiydir.
KURAN ARAPLAR İÇİN Mİ GÖNDERİLDİ?
İddianın gücü: Zayıf
İddia:
Kuranda bazı ayetler araplar için indirildiğini söylüyor.O halde bu din araplara gelmiştir.
“inatçı milleti uyarman için senin dilinde indirerek kolaylaştırdık.”
“Biz onu, anlayasınız diye, Arapça bir Kuran olarak indirdik.”
“iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur’an yaptık”
“ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için”
“kendilerine senden önce hiçbir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için,”
“Arapça bir Kur’an vahyettik ki, şehirlerin anası olan Mekke’de ve çevresinde bulunanları uyarasın”
Ayette de öncelik sırasının belirtildiği gibi ( Mekke’de ve çevresinde bulunanları uyarasın) merkezden çevreye bir metodu uygulanmıştır.
Kuranın hitap şekillerine baktığımızda bir çok yerde "ey insanlar","ey ademoğulları" gibi ifadeler kullanarak tüm insanlığa indirildiği belirtilmiştir.
"Ey Muhammed, biz seni ancak álemlere rahmet olarak gönderdik." (enbiya / 107)
"Ey Muhammed, de ki: Ey insanlar, doğrusu ben Allah’ın hepiniz için gönderdiği peygamberiyim." (A’raf 158)
"Ey Muhammed, biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir. Fakat insanların çoğu bilmezler" ( Sebe /28)
ESKİ DİNİ KİTAPLAR DEĞİŞTİRİLMİŞ İSE KURAN NEDEN ESKİ DİNİ KİTAPLARIN ÖNEMİNDEN BAHSEDİYOR.
İdianın gücü: Zayıf
ayeti Tevratı kutsuyor.
Cevap:
Ayetlerin önüne ve ardına birlikte bakalım:
Andolsun, biz İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz rızıklar verdik. Kendilerine bilgi gelinceye kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz ki, ayrılığa düşmüş oldukları şeyler hakkında Rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir. Yunus/93
- Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir. O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma! Yunus/94
- Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardan da olma; Yoksa kaybedenlerden olursun!Yunus: 95
Görüldüğü gibi Peygambere vahiy ile İsrail oğullarının tarihteki durumlarından haber verilmiş ve bununla ilgili olarak ümmi bir kimse olan peygambere bildirilenin doğruluğu konusunda onlardan ümmi olmayıp kitap okuyanlara sor denmiş. Bu peygamberin kalbinin tatmin olması için Allah’tan bir destektir.
Burada kime hitap edildiği hususunda birçok yorum yapılmıştır. Hz. Peygamber'e hitap edildiğini kabul edenler, âyetin devamındaki ifadelerden onun Allah'ın âyetlerini yalan sayanlardan olabileceği ve bu hususta uyarıldığı gibi sakıncalı bir sonucun çıkacağını dikkate alarak, bunu Türkçe'deki "kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!" şeklinde ifade edilen ve Arapça'da "ta'rîz" adıyla bilinen üslûp çerçevesinde düşünmek gerektiği veya Resûlullah'ın çevresindeki inkarcılara böyle söylemesinin istendiği gibi izahlar yapılmıştır. makul ve mantıklı olan da budur.
VAHYİN DEĞİŞMESİNE ÖRNEKLER , NESH'İ SAVUNANLARIN DELİLLERİ:
1.Adem (a.s.)'ın çocuklarının birbirleriyle evlenmelerine dinen izin verildiği halde bu hüküm sonradan kaldırılmıştır.
2. Yahûdîlere cumartesi günü çalışmak yasaklanmış iken, İncil'in gönderilmesiyle bu yasak kaldırılmıştır.
3. Mekke devrinde şartlar uygun olmadığı için düşmanın bütün
eziyetlerine rağmen, Müslümanların savaşmalarına izin verilmemiştir. Medine’de
Müslümanların lehine şartlar oluşunca kendilerini silahla müdafaa etmek için
savaşa izin verilmiştir.
4. Hz. İsa (as), Hz. Musa (as)'ın dininde yasak olan bazı
şeylere cevaz verdi. “Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve
(daha önce) size haram edilenlerden bir
kısmını helâl kılmak üzere gönderildim.”(Ali İmran, 3/50) mealindeki
ayette bu hususa dikkat çekilmiştir.
5. İçkinin haram kılınması sürecinde konuyla ilgili
ilk 3 ayette ( nahl/67 , bakara/219 , nisa/43 ) içki tamamen yasak
edilmemişken , sonradan gelen 4 . ayettte ( maide/90) içki tamamen
yasaklanmıştır.
6."İçinizden hanımlarını geride bırakarak vefat edecek
olanlar, eşleri için senesine kadar evlerinden çıkarılmaksızın kendilerine
yetecek bir malı vasiyet ederler. "BAKAR 241
şeklinde eşe vasiyet , gelen 1/4 veya 1/8 şeklinde miras
ayetleriyle(Nisa 11/12) nesh edilmiştir.
7. "(Erkek ve dişiden) herbiri için baba ve ananın,
yakın hısımların terikelerinden de vârisler yaptık. Yeminlerinizin bağladığı
kimselere dahî hisselerini verin. Allah herşeyin üstünde hakîkîbir
şâhiddir" (en-Nisâ:33) ayeti hicrette kardeşlik yemini ederek miraslarına
ortak olan ensar ile muhacirin mirastaki öncelik hakları nesh edilmiş yerine;
Hısımlar Allah'ın Kitâbı'nda birbirlerine daha
yakındırlar" (el-Enfâl: 75) ayetiyle yeminle yapılmış olan kardeşlikten
doğan paylar nesh edilip,miras ayetleriyle belirlenen kişiler hak elde ettiler.
8. Önceden Aşure orucu, Sünnet ile vacib idi. Allah’u Teâla’nın
Bakara 185’teki ayetinde geçen ramazan orucu ile nesh edildi.
9.Önceden oruçluyken Tevrattaki gibi günde bir kez yiyen
ve cinsel ilişkiye girmeyen Müslümanlar Bakara 187 ile eskiyi nesh ettiler.
10.Kabir ziyaretini yasaklamış olan peygamberimiz daha sonra
bunu serbest bırakmıştır.
11. Kurban etini üç günden fazla bekletip dağıtmamak önceleri
kurban kesemeyenler çok olduğu için peygamberimiz tarafından yasaklanmış
,kurban kesenler çoğalınca bu yasak kaldırılmıştır.
12.Namazda Beyt-ül Makdis’e (Mescid-i Aksa’ya) yönelme
farziyetinin, Kâbe’nin kıble kılınması ile nesh edildi. Aşağıdaki ayetler
bu konuyla ilgilidir:
Önce:
Allah için yapılan mescitlerde Allah'ın adının anılmasını men'eden ve onların yıkılmasına çalışan kimseden daha zâlim kim var ki? Bunlar, ancak oralara korka korka girebilirler. Onlara dünyada horluk var, âhirette de pek büyük bir azap.Doğu da, batı da Allah'ındır. Nereye dönerseniz dönün, orada Allah'a dönmüş olursunuz...Bakara:114:115
Önce:
Allah için yapılan mescitlerde Allah'ın adının anılmasını men'eden ve onların yıkılmasına çalışan kimseden daha zâlim kim var ki? Bunlar, ancak oralara korka korka girebilirler. Onlara dünyada horluk var, âhirette de pek büyük bir azap.Doğu da, batı da Allah'ındır. Nereye dönerseniz dönün, orada Allah'a dönmüş olursunuz...Bakara:114:115
Sonra:
"İnsanların beyinsizleri, 'Yöneldikleri
kıbleden onları çeviren nedir?' diyecekler; de ki: 'Doğu ve batı Allah'ındır.
O, dilediğini doğru yola eriştirir'. Bakara /142"
"Yüzünü göğe
çevirip durduğunu görüyoruz. Hoşnud olacağın kıbleye seni elbette çevireceğiz.
Artık yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir; bulunduğunuz yerde yüzlerinizi o
yöne çevirin. Doğrusu Kitap verilenler, bunun Rab'lerinden bir gerçek olduğunu
bilirler. Allah onların yaptıklarından gafil değildir." Bakara /144
13.Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan çevirmeleri sebebiyle, kendilerine daha önce helal kılınmış temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık. NİSA 160
16 .İslam'ın ilk yıllarında İslam ve Müslümanların o günkü maslahatı dikkate alınarak kafirlere ve müşriklere karşı toleranslı davranma izni verilmişti. Bu hükümler örneğin şu ayetlerde bildirilmişti:
"Ey Muhammed! İman edenlere söyle: Allah'ın cezalandıracağı günlerin geleceğini ummayanları şimdilik bağışlasınlar. Çünkü Allah her kavmi kazandıklarıyla cezalandıracaktır." (Câsiye, 14)
"Ehl-i kitaptan birçoğu arzu etmektedir ki, sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir etsinler: Hak kendilerine iyice belirdikten sonra bile sırf nefsaniyetlerinden ve kıskançlıktan dolayı bunu yaparlar. Buna rağmen siz şimdi af ile, hoşgörüyle davranın, tâ Allah emrini verinceye kadar. Şüphe yok ki Allah her şeye kâdirdir." (Bakara, 109)
İçlerinden zulmedenler hariç, Kitap ehli ile ancak en güzel bir yolla mücadele edin ve (onlara) şöyle deyin: “Biz, bize indirilene de, size indirilene de inandık. Bizim ilâhımız ve sizin ilâhınız birdir (aynı ilâhtır). Biz sadece O’na teslim olmuş kimseleriz.”Ankebut:46(Mekke dönemi ayeti)
Bu ayetler, onlarla savaşmaya izin veren ve buna teşvik eden ayetlerle nesh edilmiştir:
"Kendilerine savaş açılan kimselere (kâfirlere karşı koymak için) izin verildi. Çünkü onlar zulme uğradılar. Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya kadirdir." (Hac, 39) vb.
Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.Tevbe:29
14 ."Ey iman edenler! Peygamber ile gizli-özel bir şey konuşmak istediğiniz
zaman, bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve
daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, artık Allah bağışlayan ve merhamet
edendir.." (Mücadele,12) ayeti kısa bir süre sonra "Gizli (özel) bir
şey konuşmanızdan önce sadaka vermekten korktunuz da mı yerine getirmediniz?
Fakat Allah da sizi affetti. Şu halde namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve
Resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır."
(Mücadele,13) ayetiyle nesh edilmiştir.
15. "Kadınlarınızdan zina edenlere karşı, içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar, şahitlik yaparlarsa, bu kadınları, ölüm alıp götürünceye kadar veya Allah onlara bir çıkış yolu açıncaya kadar evlerde hapsedin." (Nisâ,15)"Sizlerden zina edenlerin her ikisine de eziyet edin. Eğer onlar tevbe edip kendilerini ıslah ederlerse onlardan vazgeçin. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve çok merhamet edendir." (Nisâ,16); ayetleri ;
15. "Kadınlarınızdan zina edenlere karşı, içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar, şahitlik yaparlarsa, bu kadınları, ölüm alıp götürünceye kadar veya Allah onlara bir çıkış yolu açıncaya kadar evlerde hapsedin." (Nisâ,15)"Sizlerden zina edenlerin her ikisine de eziyet edin. Eğer onlar tevbe edip kendilerini ıslah ederlerse onlardan vazgeçin. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve çok merhamet edendir." (Nisâ,16); ayetleri ;
"Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz
kırbaç vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik)
hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara
uygulanan cezaya şahit olsun." (Nur, 2) ayeti ile nesh edilmiştir.
Not: Nisa 15 te kadın kadına ilişki, Nisa 16 da erkek erkeğe ilişki, nur 2 de ise kadınla erkeğin ilişkisi anlatılmaktadır .Dolayısıyla nesh söz konusu değildir diyen görüş te vardır.(Ebu Muslim bu görüştedir)16 .İslam'ın ilk yıllarında İslam ve Müslümanların o günkü maslahatı dikkate alınarak kafirlere ve müşriklere karşı toleranslı davranma izni verilmişti. Bu hükümler örneğin şu ayetlerde bildirilmişti:
"Ey Muhammed! İman edenlere söyle: Allah'ın cezalandıracağı günlerin geleceğini ummayanları şimdilik bağışlasınlar. Çünkü Allah her kavmi kazandıklarıyla cezalandıracaktır." (Câsiye, 14)
"Ehl-i kitaptan birçoğu arzu etmektedir ki, sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir etsinler: Hak kendilerine iyice belirdikten sonra bile sırf nefsaniyetlerinden ve kıskançlıktan dolayı bunu yaparlar. Buna rağmen siz şimdi af ile, hoşgörüyle davranın, tâ Allah emrini verinceye kadar. Şüphe yok ki Allah her şeye kâdirdir." (Bakara, 109)
İçlerinden zulmedenler hariç, Kitap ehli ile ancak en güzel bir yolla mücadele edin ve (onlara) şöyle deyin: “Biz, bize indirilene de, size indirilene de inandık. Bizim ilâhımız ve sizin ilâhınız birdir (aynı ilâhtır). Biz sadece O’na teslim olmuş kimseleriz.”Ankebut:46(Mekke dönemi ayeti)
Bu ayetler, onlarla savaşmaya izin veren ve buna teşvik eden ayetlerle nesh edilmiştir:
"Kendilerine savaş açılan kimselere (kâfirlere karşı koymak için) izin verildi. Çünkü onlar zulme uğradılar. Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya kadirdir." (Hac, 39) vb.
Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.Tevbe:29
17. Gece namazı (Müzemmil:1:7), mecburiyyet olmaktan çıkarılarak nesh (Müzemmil:20 ile) edilmiştir..
MUZEMMİL SURESİ:
1-Ey örtüye bürünerek saklanan Muhammed,
2- Geceleyin biraz uyuduktan sonra kalk
3- Gecenin yarısında uyanık ol, ya bu miktarı biraz eksilt
4- Ya da artır da ağır ağır Kur'an oku.
5- Çünkü biz sana sorumluluğu ağır bir söz indireceğiz.
6- Kuşkusuz gece ibadeti, gündüze göre daha zor, fakat sözü daha etkilidir.
7 Çünkü gündüzleri, seni uzun uzun uğraştıracak işlerin vardır.
MUZEMMİL SURESİ:
20- Senin ve bazı arkadaşlarının, gecenin ya üçte ikisine yakın bölümünü ya yarısını ya da üçte birini ibadetle geçirdiğinizi Rabbin biliyor. Gecenin ve gündüzün sürelerini belirleyen Allah'tır. O bu gece ibadetinin temposuna dayanamayacağınızın farkındadır. Bundan böyle kolayınıza gelecek kadar Kur'an okuyunuz. Aranızda hastalar olacağını, bir bölümünüzün Allah'ın lütfettiği geçim payını elde edebilmek için yeryüzünde oradan-oraya koştuğunu, bir bölümünüzün de O'nun yolunda savaştığını Allah biliyor. Öyleyse kolayınıza gelecek kadar Kur ân okuyunuz. Namazı kılınız, zekatı veriniz, gönüllü olarak ve karşılık beklemeksizin Allah'a borç veriniz.
18.Oruç tutamayanların durumu:
Bakara :184
"...Oruç sayılı günlerdedir. İçinizden hasta veya yolculukta olanlar başka günlerde tutabilirler; ona güç yetiremeyenlerin, bir yoksulu (sabah, akşam) doyuracak (kadar) bir fidye vermesi (gerekir)..."
Bakara :185
"...Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun..."
Not: Bakara 184'ü oruç tutamayacakların fidye verebileceği şekilde yorumlayanlara göre (İbn Mes’ud, Muaz b. Cebel ve İbn Ömer’) ilgili ayet bakara 185 ile nesh edilmiştir ve sadece hasta ve yolcular fidye verecekler içine dahil edilmiştir.Bakara 184'ün nesh edilmediğini savunanlar da vardır.( İbni Abbas).İbn Abbas’a göre, yaşlı ve iyileşmesi umulmayan hastalar fidye öderler.
Kanaatimce bu ayet nesh edilmemiştir.Çünkü 184'de kasdedilen hasta ve yolculuk sebebiyle oruç tutamayanlardır. "ona güç yetiremeyenlerin" ifadesi orucu değil, sonradan tutmaya da güçleri yetmeyenleri kasdetmektedir ve bu kişilerin en son çare olarak fidye vermesi gerekir.
19. Bir müminin kaç kafire bedel olduğu:
Sahabenin iman coşkusuyla çok güçlü olduğu Medine’nin ilk döneminde bir müminin on kâfirin önünden kaçması yasaklanmıştı. Daha sonra insanın yapısının gereği olarak onlarda bir zafiyet meydana gelince, Allah bu hükmünü değiştirdi ve “bir müminin iki kâfirin önünden kaçmasını yasakladı”(Enfal, 8/65-66).
Not:
Bu iki ayet farklı bir yorumla nesh olayının dışındadır.Bu yoruma göre -ki doğru olma ihtimali yüksektir- Enfal 65 Müslümanaların kapasitesini, Enfal :66 ise savaşmakla mecbur oldukları sayıyı belirtmektedir.
Bknz :"Bir müslüman kaç kafire bedel."başlığı
20. Enfal 41 deki ganimet ayetlerinin Enfal 1'i nesh ettiği iddası için :
Bknz: "Ganimetler kimin" maddesi(Bu yazı Allahdostuseyyid tarafından hazırlanmıştır)
Özet: Değişmez diye kastedilen Allah'ın prensibi kanunu gibi genel şeylerdir.Değişir diye bahsedilen ise o günün şartlarına göre gelen vahiydir.
KURAN ARAPLAR İÇİN Mİ GÖNDERİLDİ?
İddianın gücü: Zayıf
İddia:
Kuranda bazı ayetler araplar için indirildiğini söylüyor.O halde bu din araplara gelmiştir.
“inatçı milleti uyarman için senin dilinde indirerek kolaylaştırdık.”
“Biz onu, anlayasınız diye, Arapça bir Kuran olarak indirdik.”
“iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur’an yaptık”
“ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için”
“kendilerine senden önce hiçbir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için,”
“Arapça bir Kur’an vahyettik ki, şehirlerin anası olan Mekke’de ve çevresinde bulunanları uyarasın”
Cevap:
Kuran Arap olan bir peygamber aracılığıyla geldiği için dili Arapça'dır.Hz.Muhammed Allah'ın emirlerini yaymak için Türkleri veya İngilizleri değil hemen yanında bulunan Arapları karşısında bulmuştur.Dolayısıyla Allah onun dilinde ve onun anlayacağı ve anlatacağı şekilde kuranı indirmiştir.Ayette de öncelik sırasının belirtildiği gibi ( Mekke’de ve çevresinde bulunanları uyarasın) merkezden çevreye bir metodu uygulanmıştır.
Kuranın hitap şekillerine baktığımızda bir çok yerde "ey insanlar","ey ademoğulları" gibi ifadeler kullanarak tüm insanlığa indirildiği belirtilmiştir.
"Ey Muhammed, biz seni ancak álemlere rahmet olarak gönderdik." (enbiya / 107)
"Ey Muhammed, de ki: Ey insanlar, doğrusu ben Allah’ın hepiniz için gönderdiği peygamberiyim." (A’raf 158)
"Ey Muhammed, biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir. Fakat insanların çoğu bilmezler" ( Sebe /28)
Özet:
Hz. Peygamber’in Araplar arasından seçilmesinin doğal bir sonucu olarak tabiatıyla önce onlar ıslah ve irşat edilecek, sonra da onların aracılık ve örnek kişiliğinde diğer kavimler İslam iman ve ahlakına gireceklerdi.Kuranın Arapça gönderilişi ve bazı yerlerde onlara hitap edişini bu bapta ele almalıyız.Öncelik onlara verilmiş fakat tüm insanlar hedeflenmiştir.ESKİ DİNİ KİTAPLAR DEĞİŞTİRİLMİŞ İSE KURAN NEDEN ESKİ DİNİ KİTAPLARIN ÖNEMİNDEN BAHSEDİYOR.
İdianın gücü: Zayıf
İddia:
"Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir. O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma! Yunus/94"ayeti Tevratı kutsuyor.
Cevap:
Andolsun, biz İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz rızıklar verdik. Kendilerine bilgi gelinceye kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz ki, ayrılığa düşmüş oldukları şeyler hakkında Rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir. Yunus/93
- Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir. O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma! Yunus/94
- Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardan da olma; Yoksa kaybedenlerden olursun!Yunus: 95
Görüldüğü gibi Peygambere vahiy ile İsrail oğullarının tarihteki durumlarından haber verilmiş ve bununla ilgili olarak ümmi bir kimse olan peygambere bildirilenin doğruluğu konusunda onlardan ümmi olmayıp kitap okuyanlara sor denmiş. Bu peygamberin kalbinin tatmin olması için Allah’tan bir destektir.
Burada kime hitap edildiği hususunda birçok yorum yapılmıştır. Hz. Peygamber'e hitap edildiğini kabul edenler, âyetin devamındaki ifadelerden onun Allah'ın âyetlerini yalan sayanlardan olabileceği ve bu hususta uyarıldığı gibi sakıncalı bir sonucun çıkacağını dikkate alarak, bunu Türkçe'deki "kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!" şeklinde ifade edilen ve Arapça'da "ta'rîz" adıyla bilinen üslûp çerçevesinde düşünmek gerektiği veya Resûlullah'ın çevresindeki inkarcılara böyle söylemesinin istendiği gibi izahlar yapılmıştır. makul ve mantıklı olan da budur.
Bu olayın başka bir yönünü İbrahim peygamber kıssasında da görüyoruz. Kuran’dan mealen:
- Hani İbrahim de şöyle yakarmıştı: "Rabb'im, göster bana, nasıl diriltiyorsun ölüleri?" "İnanmadın mı?" diye sordu. "İnandım, dedi, ancak kalbimin tatmin olması için..." Allah dedi ki: "Kuşlardan dört tane al, onları kendine ısındır, alıştır. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. 2/260
Bir beşer olan peygamberlerin kendileri de sınanıyordu.
- Hani İbrahim de şöyle yakarmıştı: "Rabb'im, göster bana, nasıl diriltiyorsun ölüleri?" "İnanmadın mı?" diye sordu. "İnandım, dedi, ancak kalbimin tatmin olması için..." Allah dedi ki: "Kuşlardan dört tane al, onları kendine ısındır, alıştır. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. 2/260
Bir beşer olan peygamberlerin kendileri de sınanıyordu.
KUR’ANDAKİ DUA AYETLERİ ALLAH’IN SÖZÜ DEĞİL MİDİR?
İddianın gücü:Zayıf
İddia:
Kur’ân Allah'ın sözü olduğuna göre Kur’ân içindeki dualar ne oluyor? Mesela Fatiha suresinde yani Allah’ın sözü olan o ayetlerde “yalnız senden yardım dileriz, bizi doğru yola ilet” vs. geçiyor? Bu gibi ayetleri nasıl anlayacağız?İddianın gücü:Zayıf
İddia:
Cevap:
Fatiha suresinde bir anda dua cümlelerine yer verilmesi, Kur’ân’da sık tekrarlanan bir üsluptur. Buna Arap dilinde iltifat sanatı denilir. Konuşma metinlerine yer verilirken bir anda muhatap değişir. Bu, o dilin kurallarına uygundur. İlk muhataplar Arap olduğu için Kur’an Arap dili ile indirilmiştir. Bu yüzden Kur’ân’da Arap diline ait edebi türlerin kullanılması kadar doğal bir şey olamaz. Neden Mekke müşrikleri bu ayetleri duyduklarında “burada bir uyumsuzluk var” demediler! Diyemezlerdi, çünkü bu onların gayet iyi bildiği bir sanattı. Arap dilini bilmeden, bu edebi sanatlara vakıf olmadan bu tür konularda söz söylemek yanlış olur.KURANDAKİ “BİZ” İFADELERİNİN ANLAMI.
İddianın gücü:Zayıf
İddia: Kuran-ı Kerim'de Allah , ben yerine neden biz diye ayetlerinde bahsetmiştir? Biz dedikleri kimlerdir?
Cevap:
Ben ile biz ifadelerinin kullanıldığı ayetleri karşılaştıracak olursak, şu sonuç ortaya çıkmaktadır:
Ben ifadesinin geçtiği ayetler Allah Teala’nın bizzat Yüce Zat’ıyla ilgili olup arada hiçbir vesile-vasıtanın ve sebebin kabul edilmeyeceği hakikatlerdir. Mesela “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” ayet-i kerimesinde bu açıklama rahatlıkla anlaşılabilir.
Bunun istisnai kullanımı olarak, yaratılışın anlatıldığı bazı ayetlerde de “Biz” tabiri geçmektedir. Bununla kastedilen ise o anda meleklerin o yaratılışa şahit olduğu ve orada bulunduğudur. Bu ifadeyle Allah kendi sözüne melekleri şahit yapmaktadır.
Biz ifadesinin kullanıldığı ayetler ise genellikle arada bir vesile-vasıta ve sebebin olduğu hakikatlerdir. Mesela “Hiç şüphe yok ki, Kuran’ı biz indirdik, elbette O’nu yine biz koruyacağız.” ayet-i kerimesinde biz ifadesi kullanılmıştır. Burada Kuran’ın vahiy yoluyla indirildiği ve buna da Cebrail (A.S.)’ın vasıta olduğu manası anlaşılmaktadır.
Yani Allah, Kuran’ın indirilmesi gibi, meleklerin de içinde bulunduğu ve onların vasıta olduğu işlerde “Biz” der ki, bununla, zatı ile birlikte o icraatta vasıta olan meleğe de işaret edilmiş olur. Mesela “…sizi bulutla gölgeledik…”ayet-i kerimesinde bulutla gölge yapan görevli meleğe de dikkat çekilmekte, melek de bu ifadeye dâhil olmaktadır. Ancak bu meleklerin tesirde hiç bir müdahaleleri yoktur. Çünkü tesiri hakiki ancak Allah Teala’dır.
KURANDA ALLAH'A AİT OLMAYAN İNSAN (PEYGAMBER ) KELAMI VAR MI?
İddianın gücü: Orta
İddia:
Aşağıdaki ayetleri Allah söylemiş olamaz.Bu ayetlerden Kur'an'ı yazanın Muhammed olduğu açıkça belli oluyor. Hitap eden Allah değil, Muhammed. Belli ki gaf yapmış, "De ki" ekini unutmuş:
Hud-2. Allah'dan başkasına kulluk etmeyin. Ben size O'nun tarafından müjde vermek ve uyarmak için gönderilmiş gerçek bir peygamberim.
Şura-10. Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah'a aittir. İşte bu, Rabbim Allah'tır. Yalnız O'na tevekkül ettim ve ancak O'na yöneliyorum.
Tevbe-30. Yahudiler, "Uzeyir Allah'ın oğlu" dediler, Hıristiyanlar da "Mesih Allah'ın oğlu", dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkara sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!
Zariyat-51. Allah ile beraber başka bir tanrı edinmeyin. Zira ben size O'nun tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.
En'am-114. Allah'tan başka bir hakem mi arayayım ki size, her muhtaç olduğunuz şeyi bildirip açıklayan kitabı, o indirmiştir. Kendilerine kitap verilenler de bilirler ki o, senin Rabbin tarafından gerçek olarak indirilmiş bir kitaptır; artık şüphe edenlerden olma.
Ben ifadesinin geçtiği ayetler Allah Teala’nın bizzat Yüce Zat’ıyla ilgili olup arada hiçbir vesile-vasıtanın ve sebebin kabul edilmeyeceği hakikatlerdir. Mesela “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” ayet-i kerimesinde bu açıklama rahatlıkla anlaşılabilir.
Bunun istisnai kullanımı olarak, yaratılışın anlatıldığı bazı ayetlerde de “Biz” tabiri geçmektedir. Bununla kastedilen ise o anda meleklerin o yaratılışa şahit olduğu ve orada bulunduğudur. Bu ifadeyle Allah kendi sözüne melekleri şahit yapmaktadır.
Biz ifadesinin kullanıldığı ayetler ise genellikle arada bir vesile-vasıta ve sebebin olduğu hakikatlerdir. Mesela “Hiç şüphe yok ki, Kuran’ı biz indirdik, elbette O’nu yine biz koruyacağız.” ayet-i kerimesinde biz ifadesi kullanılmıştır. Burada Kuran’ın vahiy yoluyla indirildiği ve buna da Cebrail (A.S.)’ın vasıta olduğu manası anlaşılmaktadır.
Yani Allah, Kuran’ın indirilmesi gibi, meleklerin de içinde bulunduğu ve onların vasıta olduğu işlerde “Biz” der ki, bununla, zatı ile birlikte o icraatta vasıta olan meleğe de işaret edilmiş olur. Mesela “…sizi bulutla gölgeledik…”ayet-i kerimesinde bulutla gölge yapan görevli meleğe de dikkat çekilmekte, melek de bu ifadeye dâhil olmaktadır. Ancak bu meleklerin tesirde hiç bir müdahaleleri yoktur. Çünkü tesiri hakiki ancak Allah Teala’dır.
KURANDA ALLAH'A AİT OLMAYAN İNSAN (PEYGAMBER ) KELAMI VAR MI?
İddianın gücü: Orta
İddia:
Aşağıdaki ayetleri Allah söylemiş olamaz.Bu ayetlerden Kur'an'ı yazanın Muhammed olduğu açıkça belli oluyor. Hitap eden Allah değil, Muhammed. Belli ki gaf yapmış, "De ki" ekini unutmuş:
Hud-2. Allah'dan başkasına kulluk etmeyin. Ben size O'nun tarafından müjde vermek ve uyarmak için gönderilmiş gerçek bir peygamberim.
Şura-10. Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah'a aittir. İşte bu, Rabbim Allah'tır. Yalnız O'na tevekkül ettim ve ancak O'na yöneliyorum.
Tevbe-30. Yahudiler, "Uzeyir Allah'ın oğlu" dediler, Hıristiyanlar da "Mesih Allah'ın oğlu", dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkara sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!
Zariyat-51. Allah ile beraber başka bir tanrı edinmeyin. Zira ben size O'nun tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.
En'am-114. Allah'tan başka bir hakem mi arayayım ki size, her muhtaç olduğunuz şeyi bildirip açıklayan kitabı, o indirmiştir. Kendilerine kitap verilenler de bilirler ki o, senin Rabbin tarafından gerçek olarak indirilmiş bir kitaptır; artık şüphe edenlerden olma.
Cevap :
KURANDAKİ BİLGİLER NEDEN DÜZENLİ DEĞİL, KARIŞIK?
İddianın gücü: Kuvvetliİddia:
Cevap:
Kuran ihtiyaca göre ve olaylar üzerine inmiştir.Bu nedenle de bilgiler farklı farklı sureler içindedir.
KURANDA ALLAH SORU SORMAYI YASAKLIYOR MU?
İddianın gücü: Zayıf
İddia:
Ayetler:
Maide/ 101. Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde sizi üzecek olan şeylere dair soru sormayın. Eğer Kur'an indirilirken bunlara dair soru sorarsanız size açıklanır. (Halbuki) Allah onları bağışlamıştır. Allah çok bağışlayandır, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
Maide/ 102. Sizden önceki bir millet o tür şeyleri sordu da sonra o yüzden kafir oldu.
İddianın gücü: Zayıf
İddia:
Ayetler:
Maide/ 101. Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde sizi üzecek olan şeylere dair soru sormayın. Eğer Kur'an indirilirken bunlara dair soru sorarsanız size açıklanır. (Halbuki) Allah onları bağışlamıştır. Allah çok bağışlayandır, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
Maide/ 102. Sizden önceki bir millet o tür şeyleri sordu da sonra o yüzden kafir oldu.
Cevap :
Soru sormayla ilgili olarak yapılan uyarı. Cevaplandığın da İnsanı zor durumda bırakacak ve yükümlülük altında bırakacak sorulardır. Yoksa makul soru sormaktan daha masum şeyler azdır. Yersiz sorulara örnek olarak 2 Bakara 67-68-69-70-71 ayetlerini gösterebiliriz. Allah, Musa peygamber zamanında ki, Müslümanlara bir inek kesmelerini emrediyor. Emre uyup herhangi bir inek kesselerdi emri yerine getirmiş olacaklardı fakat onlar böyle yapmayıp, peş peşe sorular sordular, her sorudan sonra onlara yük getiren bir cevap geldi, Kuran’dan mealen:- Musa, kavmine: "Allâh size bir sığır kesmenizi emrediyor." demişti. "Bizimle alay mı ediyorsun?" dediler. "cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım!" dedi. 2/67
- “Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın.” dediler. Musa şöyle dedi: “Rabbim diyor ki: O, ne yaşlı, ne körpe, ikisi arası bir sığırdır. Haydi, emr olunduğunuz işi yapın.”2/68
- Onlar, “Bizim için Rabbine dua et de, rengi neymiş? açıklasın” dediler. Mûsâ şöyle dedi: “Rabbim diyor ki, o, sapsarı; rengi, bakanların içini açan bir sığırdır” dedi. 2/69
-“Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın. Çünkü sığırlar, bizce, birbirlerine benzemektedir. Ama Allah dilerse elbet buluruz” dediler 2/70
- Mûsâ şöyle dedi: “Rabbim diyor ki; o, çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, kusursuz, hiç alacası olmayan bir sığırdır.” Onlar, “İşte, şimdi tam doğrusunu bildirdin” dediler. Nihayet o sığırı kestiler. Neredeyse bunu yapmayacaklardı. 2/71
Kuran’da anlatılan bu tür bir soru sürecidir, yoksa İslam dinin de, Lüzumlu makul sorulara yasaklama diye bir şey söz konusu olamaz.
ALLAH TARAFINDAN YASAKLANAN BU SORU SÜRECİ MAALESEF GÜNÜMÜZDE MEZHEPLER TARAFINDAN YOĞUN ŞEKİLDE YAPILMAKTA OLMAYACAK DETAYLARA GİRİLEREK AMELLER VE İBADETLER ZORLAŞTIRILMAKTADIR .
KUR'AN APAÇIK ANLAŞILIR BİR KİTAP DEĞİL Mİ?
İddianın gücü: Orta
İddia: Kuran bahsedildiği gibi anlaşılır değil.
Ayetler:
Nisa 174: Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik.Nahl 89: Her ümmet içinde kendi nefislerinden üzerlerine bir şahit getirdiğimiz gün, seni de onlar üzerinde bir şahit olarak getireceğiz. Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik.
And olsun ki: «Ona elbette bir insan ogretiyor» dediklerini biliyoruz. Kast ettikleri kimsenin dili yabancidir, Kuran ise fasih arabcadir.NAHL:103
Kitabı sana indiren O'dur. O'nun bazı ayetleri muhkem yani manası apaçık ((açık - net anlaşılır hükümler ihtiva eden), )ayetlerdir ki, bunlar kitabın esası ve anasıdır. Diğerleri benzeşen yani müteşabihtirler. ( (teşbih - misal benzetme yollu anlatım) )Kalpleri gerçeklerden sapmaya meyilli olanlar, sırf kafaları karıştıracak şeyler bulmak için ve ona keyfî anlamlar yüklemek amacıyla kitabın müteşabih denilen kısmına uyarlar. Oysa Allah'tan başka kimse onun kesin yorumunu bilemez. Bu yüzden, bilgide derinleşenler şöyle derler: “Biz ona inanırız, onun tamamı Rabbimizdendir. Derin kavrayış sahipleri dışında kimse bundan ders almasa da.”Ali İmran:7
Aliimran 105: Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır
Hud 1: Elif, Lam, Ra. (Bu, ) Ayetleri muhkem kılınmış, sonra hüküm ve hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından ‘birer birer (bölüm bölüm) açıklanmış’ bir Kitap`tır.
Yunus 15: Onlara ayetlerimiz açık açık okunduğu zaman (öldükten sonra) bize kavuşmayı beklemeyenler: Ya bundan başka bir Kur`an getir veya bunu değiştir! dediler…….
Hicr sur. 1. ayet; Elif, Lâm, Râ. İşte sana o Kitap`ın ve açık anlatımlı Kuran`ın ayetleri.
Kamer 17. Andolsun biz, Kuran`ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Nur 34: Yemin olsun ki, size, gerçeği açık-seçik anlatan ayetler, sizden önce gelip geçmiş olanlardan örnekler, korunanlar için de bir öğüt indirdik.
İsra 89: Muhakkak ki biz, bu Kur`an`da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler.
Kehf 54: Andolsun ki, gerçekten Biz bu Kuran`da insanlara ibret olacak her türlü misali tekrar tekrar açıklamışızdır. İnsan ise her şeyden çok mücadelecidir (tartışmaya tutkundur).
Cevap:
Kuran apaçık bir kitaptır ve yalnızca kuranla amel edilebilir.Bir Müslümana lazım olacak tüm ameli bilgilerin özü kuranda vardır.Bahsedilen açık ayetler bunlardır.(namaz,oruç,hac,zekat vb.)
Birde açık olmayan ayetler vardır ki bunlar insan aklının alamayacağı konuları kapsar.Örneğin Allah'ın eli ,oturması, arşa istiva etmesi, dünyayı altı günde yaratması ,cennet ,cehennem vb. ile ilgili ayetler müteşabihtir ve Allah'tan başka gerçek muhtevasını bilemez.
Ayrıca;
Birde açık olmayan ayetler vardır ki bunlar insan aklının alamayacağı konuları kapsar.Örneğin Allah'ın eli ,oturması, arşa istiva etmesi, dünyayı altı günde yaratması ,cennet ,cehennem vb. ile ilgili ayetler müteşabihtir ve Allah'tan başka gerçek muhtevasını bilemez.
Ayrıca;
Peygamberin kuranı nasıl uyguladığını, ayetlerin geliş sebeplerini , yaşanan olayları ve tarihi süreci bilmek bugün için Müslümanların kuranı anlamak için bilmesi gereken detaylardır.
KURAN'IN KORUNMUŞLUĞU VE DEĞİŞMEZLİĞİ :
İddianın gücü: Orta
İddia: Tüm kutsal kitaplar değiştiğine göre kuran da zamanla değişemez mi?
Ayetler:
Cevap:
Ayetler bir bütün olarak incelendiğinde :
Zikir kelimesi, Hicr suresinin ilk âyetinde geçen ve ikisi de özellikle Hz. Peygamber'in muhatap olduğu ilâhî vahiy için kullanılan Kur'an ve kitabı ifade etmektedir. Bu sebeple burada zikir kelimesini vahiy diye çevirmek en uygunudur.
Ayetler:
Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman
kıldık; bunlar birbirlerini aldatmak için zihin çelmeyi amaçlayan, yaldızlı
parlak sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi, onlar bunu yapamazlardı. Bırak
onları düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar. [Enam 112]
Âhirete inanmayanların kalpleri, yaldızlı söze kansın, ondan
hoşlansınlar ve işledikleri suçu işlemeye devam etsinler diye böyle yaparlar. [Enam
113]
Allah'tan başka bir hakem mi arayayım ki size, her muhtâç
olduğunuz şeyi bildirip açıklayan kitabı, o indirmiştir. Kendilerine kitap
verilenler de bilirler ki o, senin Rabbin tarafından gerçek olarak indirilmiş
bir kitaptır; artık şüphe edenlerden olma. [Enam 114]
Rabbinin kelimeleri (sözü )doğruluk ve adaletle tamamlandı.
Onun kelimelerini ( sözünü) değiştirebilecek [hiçbir şey, hiçbir
kuvvet] yoktur.) [Enam 115]
Elif, Lâm, Râ, Bunlar kitabın ve herşeyi açıklayan apaçık
Kur'ân'ın ayetleridir.Hicr:1
Dediler ki: "Ey kendisine Kur'an indirilen (Muhammed)!
Sen mutlaka bir mecnunsun!"Hicr:6
(Kur'anı (zikri) biz indirdik, elbette yine onu biz koruyacağız.) [Hicr 9]
(Kur'anı (zikri) biz indirdik, elbette yine onu biz koruyacağız.) [Hicr 9]
(Kur’an, eşi benzeri olmayan bir kitaptır. Ona önünden,
ardından[hiçbir yönden, hiçbir şekilde] bâtıl gelemez [hiçbir ilave
ve çıkarma yapılamaz. Çünkü] O, kâinatın hamd ettiği hüküm ve hikmet
sahibi Allah tarafından indirilmiştir.) [Fussilet 41-42]
İnsanlara ufuklarda(tabiatta) ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kuran'ın) gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. Rabbinin her şeye şahit olması, yetmez mi?Fussilet:53
(Eğer O [Peygamber] bize atfen, [Kur’ana] bazı
sözler katsaydı, biz onu kuvvetle yakalayıp şah damarını koparır, helak
ederdik, hiçbiriniz de buna engel olamazdınız.) [Hakka 44-47]
(Kulumuza [Peygambere] indirdiğimizden [Allah’tan
geldiğinden] bir şüpheniz varsa, iddianızda doğru iseniz, Allah’tan gayri
şahitlerinizi [bilginlerinizi] de yardıma çağırıp, haydi onun benzeri
bir sûre meydana getirin! Bunu yapamazsınız, asla yapamayacaksınız
da.) [Bekara 23, 24]
De ki: Bu Kur'anın bir benzerini ortaya koymak üzere
insanlar ve cinler toplanıp, birbirine destek de olsalar, yemin olsun ki yine
de benzerini ortaya koyamazlar.) [İsra 88]
(Kur'an gibi [eşsiz] bir kitabı sana indirmemiz,
[mucize olarak] yetmez mi?) [Ankebut 51]
Cevap:
Ayetler bir bütün olarak incelendiğinde :
Zikir kelimesi, Hicr suresinin ilk âyetinde geçen ve ikisi de özellikle Hz. Peygamber'in muhatap olduğu ilâhî vahiy için kullanılan Kur'an ve kitabı ifade etmektedir. Bu sebeple burada zikir kelimesini vahiy diye çevirmek en uygunudur.
Hicr 6. âyette müşrikler alaylı bir ifadeyle, Hz. Muhammed'e vahiy diye bir şey gelmediğini ima etmişler ve onun bir mecnun olduğunu, dolayısıyla vahiy dediği sözlerin Allah'tan değil cinlerden geldiğini veya söylediklerinin hakikatle ilgisi bulunmayan deli saçması olduğunu ileri sürmüşlerdi. İşte burada ''Kesin olarak bilesiniz ki bu vahyi kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz" buyurularak onların bu iddiası açıkça reddedilmektedir. Şu halde burada "zikir"den maksat vahiy, korumadan maksat da vahiy sürecinde âyetlerin ilâhî olma özelliğini bozacak şekildeki herhangi bir dış etkiden vahyin korunmasıdır. Böylece -bağlamı da dikkate alındığında- âyette esas itibariyle müşriklerin vahye yönelik itirazları reddedilmekte, vahyin Allah'tan geldiği ve ona asla herhangi bir ilâvenin söz konusu olmadığı ve olamayacağı bildirmektedir.(bknz:Enam114:115)
Bununla birlikte Taberî, âyeti "Biz muhakkak ki Kur'an'ı koruyup içine onun aslında bulunmayan bir ifadenin, bir yanlışın karışmasını veya hükümlerinde, hadlerinde, farzlarında bir eksiklik meydana getirilmesini engelleyeceğiz" şeklinde açıklamış âyetteki korumayı münhasıran gelecekte vuku bulması muhtemel bir müdahaleye karşı koruma şeklinde anlayan bu yorum, müfessirlerin ve diğer âlimlerin büyük çoğunluğunca da benimsenmiştir,
Ayetin "...ve onu mutlaka koruyacak olan da yine biziz" kısmında, korunacağı bildirilenin Hz. Peygamber olduğuna dair görüşler de vardır.
Ayetlerde kastedilen "değişmeme" , vahiy sürecinde her hangi bir müdahale olmaması ise de, sonradan kuran ayetlerinde her hangi bir değişme olabilir mi?
“Kuranın değişmezliğinin delili yine kurandır” sözü inanan insanlar için bir şey ifade etse de, inanmayan ve şüphe duyan insanlar için bir değeri yoktur.Kuranda sonradan (peygamberin ölümünden sonra) bir değişim olmayacağına delil yoktur.Fakat değişimin olmadığının ilmi ve bilimsel delilleri vardır.Aşağıdaki bilgi yazısını okuyunuz.Ve bknz:
http://ozetkuran.blogspot.com.tr/p/kuran.html
Kur'an tahrifatı Kur'an ayetlerinin eksiltilmesi veya ayet eklenmesi ile mi olur yoksa Kuran'ın manasının tahrif edilmesi ile mi olur?
Kuranın lafzı değişmez.Kuran günümüzden önce hafızlar ve el yazmalarıyla ,günümüzden sonra ise baskı ve bilgisayar teknolojileriyle kalıcı hale gelmiştir.Eldeki en eski yazma kuran sayfaları ve bugün basılı kuranlar arasında kelime olarak farklılıklar yoktur.Kuranın kalıcı olan bu lafzına karşılık , meallerde ve çevirilerde mana olarak tahrifatlar yapılabilir. “Allah’ın hükümlerinden yüz çevirmek; Allah’ın ayetlerini dünya menfaatine satmak, Allah’ın indirdiğiyle amel etmemek” yorumsal bir tahriften haber vermektedir.
"Kur'an'ın tahrif edilmesi, manasının saptırılması ile olur". Bunun delillerini Şia’nın iddialarında da görüyoruz:
“Kuran şu an Allah'ın indirdiği gibidir, içinde yazılı olan sureler ve ayetler ilk gün indiği gibidir,
ancak eksiktir! İşte o eksik olan ayetlerde İmamet açıkça yazılıdır. Ayrıca asıl Kuran şimdi Ali Kuranı olarak saklıdır/gizlidir, onu da ancak Mehdi gelince açıklayacaktır.” Safa tv/Kelimetu's Seva, Şeyh Adnan Arur-Doktor Ali Haşimi (29 Ağustos-2o10)
Bilgi:
Eski Diyanet İşleri Başkanı Dr. Tayyar Altıkulaç, 10 yıllık çalışma sonucunda orijinal 4 mushaf ile günümüz Kur'an-ı Kerim'ini kelime kelime ve harf harf kontrol ederek, aralarında herhangi bir değişikliğin olmadığını kanıtladı.
Altıkulaç, günümüz Kur'an-ı Kerim'i ile dünyadaki 4 orijinal mushaf üzerinde IRCICA ve Türkiye Diyanet Vakfı'nın katkılarıyla yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Yıllardır ''Kur'an-ı Kerim'in hiç değişmediği, tahrife uğramadığı''nın ifade edildiğini ancak kanıtlanamadığını dile getiren Altıkulaç, IRCICA ve Türkiye Diyanet Vakfı'nca basılan orijinal mushafların özel faksimile nüshalarının, Kur'an-ı Kerim'in herhangi bir değişikliğe uğramadan günümüze ulaşmış bir kitap olmasıyla ilgili olduğunu söyledi.
Mushafların en eski belgelerinin kütüphanelerde saklı bulunduğunu ve kimsenin bunların kapağını açıp inceleme fırsatı bulamadığını anlatan Altıkulaç, teknolojik gelişmelerin sonucu dijital çekim sayesinde kütüphanelerdeki mushafları dijital ortama aktardıklarını ve kitap haline getirdiklerini kaydetti.
Orijinali Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan ve Halife Hz. Osman'a izafe edilen Mushaf-ı Şerif'in IRCICA tarafından hazırlanan özel faksimile nüshası ile bugün dünyanın her yerinde okunmakta olan Kur'an-ı Kerim'i kelime kelime, harf harf, hatta diş diş kontrol ettiğini ve arada herhangi bir değişikliğin olmadığını tespit ettiğini anlatan Altıkulaç, aynı çalışmayı Kahire'de bulunan ve yine Hz. Osman'a ait olduğu söylenen El-Meşhedü'l-Hüseyni mushafı üzerinde de yaptığını kaydetti.
Taşkent, Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde bulunan mushaflar üzerinde de aynı çalışmayı yürüttüğünü belirten Altıkulaç, ''Bunlar hep ayrı ayrı coğrafyalarda henüz hicretin birinci asrı içinde yazılmış mushaflar. Mushaflar birbirleriyle tam bir paralellik içinde oldukları gibi, dünyanın her yerinde okunan Kur'an-ı Kerim'lerle de aynı paralelliği gösteriyorlar. Küçük, basit esasıyla ilgisi olmayan imla farklılıkları var ama esası ilgilendiren hiç bir şey yok. Ne fazla, ne eksik.Müslümanlar için çok önemli bir sonuç olarak değerlendiriyorum'' dedi.
Özet:Kuran vahiy edilirken ayetlere şeytan ve cinler tarafından müdahale edilip bir değişim yapılamayacağı ,inerken korunacağı ilgili ayetlerden anlaşılıyor.Peygamber öldükten sonra bozulmayacağının delili kuranda yoktur.Fakat ilmen ve bilimsel olarak yapılan çalışmalar göstermiştir ki ilk günkü kuran lafzı bugünkü kuranla aynıdır.Bu güne kadar bozulmadan gelen Kuran'ın lafzında bu günkü teknolojik gelişmelerden ve kayıtlardan sonra ise değişiklik yapmak imkansızdır.Çünkü her şey kayıt altındadır.Dünya durdukça Kuran baki kalacaktır!