HZ MUHAMMED'E YAPILAN ELEŞTİRİLER

HZ. MUHAMMED ,DİNİ KURALLARI DİĞER İNANIŞLARDAN ÖĞRENDİ: AY KÜLTÜ İDDİASI
İddianın gücü : Zayıf
İddia :
Allah ismi, Kuran’ın gelişinden de önce vardı. Araplar, İslam dininden önce de Allah’ı biliyorlardı. Allah yani El- İlah Ay tanrısının adıydı. İslam inancı da Ay kültünden gelmektedir.Bu konu ile ilgili Mekke'de bulunmuş arkeolojik bulgular vardır.

Ayet:
Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) "Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz."Zumer:3
Gece, gündüz, güneş ve ay O Allah'ın varlığına, birliğine işaret eden alametlerinden ve işaretlerindendir. Ne aya, ne de güneşe secde etmeyin, onları yaratan Allah'a secde edin. Eğer yalnız Allah'a kulluk ediyorsanız böyle yapın.Fussilet:37

Cevap:
Peygamberimizin döneminde müşrikler Allah’ı biliyordu; ama “Putlara bizi Allah’a yakınlaştırsın diye tapıyoruz” diyorlardı. Onlarda Allah’ı tümüyle bir inkar söz konusu değildi. Sadece bazı putları ona ortak koşuyorlardı.Peygamberimizin babasının adı bizzat “Abdullah” ( Allah’ın kulu) dur.

Allah inancı İslam öncesi diğer hak dinlerden geliyordu. İslam dininin ilk geldiği dönemde İbrahim dininden gelen “Hanif” dini de bu ortamda bulunmaktaydı. Bunlar dinlerini dejenere etseler de İbrahim’in dininden gelen birçok ibadeti ve inancı korumayı başarmışlardı. O yüzden İslam öncesinde de Allah inancı ve hac, namaz, oruç gibi ibadetler de bozulsa da hala mevcuttu. Dolayısıyla İslam geldiğinde bu kavram ve ibadetleri onlardan almamış, aksine onları ilk defa insanlara buyuran Allah, hataları düzelterek tekrar Hz. Muhammed vasıtasıyla tüm insanlara emretmiştir.

Bu konuda delil olarak gösterilmeye çalışılan arkeolojik bulgularda kasıtlı olarak çarpıtılmaktadır. Bu bulgular Mekke bölgesinde değil oradan çok daha uzak güney Arabistan bölgesinde bulunmuştur. Bu bulgular kasıtlı olarak Kuzey Arabistan’da bulunmuş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.

Ay tanrısı Arkeolojik bulgularda “Sin” olarak geçer. Allah (el-ilah) kelimesinin ay tanrısı olduğu iddiasını destekleyecek hiçbir kanıt yoktur. Allah kelimesi “El-İlah”tan gelir. “El” takısı İngilizcedeki “the” gibidir. Allah (El- İlah) “The God” anlamına gelir. Yani Allah El- İlah belli bir ilahtır.

Camilerin tepesine ay sembolü konması Peygamberimizin döneminde kullanılan bir sembol değildir. Hatta halifeler döneminde de kullanılmamıştır. Bu adeti ilk yapanlar Emeviler de olmamıştır. Bu adet ilk defa Araplar tarafından değil, Türkler tarafından uygulanmıştır. Alparslan 1064'te Ani'yi fethedince camiye çevrilen katedralin kubbesindeki büyük haç indirilip yerine büyük bir hilal konulmuştur. Ve bundan sonra bu uygulama gelenek haline gelmiştir.

Müslümanların ay takvimi kullanmasının yine Ay kültüyle alakası yoktur. İslam geldiğinde var olan takvim budur. Ve Müslümanlar da bunu kullanmışlardır. Sonradan bu takvime geçmemişlerdir.




TAHRİM 3'DEKİ PEYGAMBERİN SIRRI, CARİYESİ MARİYE İLE YAKALANMASI MIDIR?
İddianın gücü : Çok Zayıf
İddia :
Kuran da Tahrim suresi 3. Ayette ve altında ki o ayeti açıklama kısmında Peygamber karısı Hafsa evde bulunmadığı bir anda cariyesi=hizmetçisi Mariye ile cinsel ilişkide iken eve geri dönen eşi Hafsa tarafından yakalanır. Zina Kuran da açık şekilde yasaklanırken Peygamberin böyle bir duruma düşmesi neyle izah edilecektir? Başkalarına yasak olan bu durum Peygambere yasak değil midir?

Ayet:
Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi.Tahrim:3

Cevap:
Soruda. Bahis konusu ayetlerle ilgisi olmayan uydurma bir iddia konu edilmiştir. İddia peygamber adına uydurulmuş rivayetler esas alınarak yapılmıştır. İslam dini inancında Kuran’ı esas alan bir Müslüman için bu tür iddiaların bir değeri yoktur. Peygamber adına o kadar çok yalan söz ve rivayet uydurulmuş ki bunları saymamız bile pek mümkün görünmemektedir. Ayrıca İslam dininde Cariyelik olarak tanımlanan nikahsız cinsel birleşme şekli yoktur.

PEYGAMBER ALLAH'IN AYETLERİNİ YALANLIYOR MUYDU?
İdianın gücü: Zayıf
İddia:
 "Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir. O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma! Yunus/94"
- Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardan da olma; Yoksa kaybedenlerden olursun!Yunus: 95
ayeti ayetinde peygamber şüphe içinde mi?

Ayetler:
Andolsun, biz İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz rızıklar verdik. Kendilerine bilgi gelinceye kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz ki, ayrılığa düşmüş oldukları şeyler hakkında Rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir. Yunus/93

- Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir. O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma! Yunus/94

- Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardan da olma; Yoksa kaybedenlerden olursun!Yunus: 95

Cevap:
Görüldüğü gibi Peygambere vahiy ile İsrail oğullarının tarihteki durumlarından haber verilmiş ve bununla ilgili olarak ümmi bir kimse olan peygambere bildirilenin doğruluğu konusunda onlardan ümmi olmayıp kitap okuyanlara sor denmiş. Bu peygamberin kalbinin tatmin olması için Allah’tan bir destektir. 

Burada kime hitap edildiği hususunda birçok yorum yapılmıştır. Hz. Peygamber'e hitap edildiğini kabul edenler, âyetin deva­mındaki ifadelerden onun Allah'ın âyetlerini yalan sayanlardan olabileceği ve bu hususta uyarıldığı gibi sakıncalı bir sonucun çıkacağını dikkate alarak, bunu Türk­çe'deki "kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!" şeklinde ifade edilen ve Arap­ça'da "ta'rîz" adıyla bilinen üslûp çerçevesinde düşünmek gerektiği veya Resûlullah'ın çevresindeki inkarcılara böyle söylemesinin istendiği gibi izahlar yapılmıştır. makul ve mantıklı olan da budur.

Bu olayın başka bir yönünü İbrahim peygamber kıssasında da görüyoruz. Kuran’dan mealen:

- Hani İbrahim de şöyle yakarmıştı: "Rabb'im, göster bana, nasıl diriltiyorsun ölüleri?" "İnanmadın mı?" diye sordu. "İnandım, dedi, ancak kalbimin tatmin olması için..." Allah dedi ki: "Kuşlardan dört tane al, onları kendine ısındır, alıştır. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. 2/260

Bir beşer olan peygamberlerin kendileri de sınanıyordu.

PEYGAMBERİN EVLENEBİLECEĞİ KADINLAR NEDEN FAZLA ? AHZAB :50 DE PEYGAMBERE TORPİL Mİ YAPILIYOR?
İddianın gücü: Zayıf
İddia: 
Peygamberin eşleri neden fazla

Ayetler:
Ey peygamber, mehirlerini vermiş bulunduğun eşlerini ve ALLAH'IN sana bağışladığı elinin altındakileri, seninle birlikte göç eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kılmışısızdır. Ayrıca, peygamber dilerse, kendisini inananlara değil sadece peygambere mehirsiz olarak hibe eden birisiyle nikahlanabilir. Biz, eşleri ve ellerinin altında bulunanlar hakkında üzerlerine yüklediğimiz sorumlulukları bildirmiştik ki güç bir duruma düşmeyesin. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir. Ahzab:50

...hoşunuza giden (size helâl olan diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın...Nisa:3

Cevap:
Ahzap 50 de öğretilen kimlerle nasıl nikâh yapılabileceği hususudur. Yapılan öğreti peygamberin şahsında örneklendirmek suretiyle bütün Müslümanlaradır. Bütün Müslümanların hala, teyze ve dayı kızlarını nikah etmeleri helaldir. Bunun manası bütün dayı kızları, hala ve teyze kızları mecburen nikahlanılacak demekte değildir.

İslam dininde çok evlilik en fazla dörttür.

Mehir evlilik bağı kurulurken kadının erkek eş adayından şart olarak talep edeceği maddiyattır. Zira İslam aile yapısında evin geçiminden sorumlu olan erkektir, kadın ev işleriyle uğraşırken erkek çalışıp eve bakar, dolayısıyla da çalıştığından maddi varlık birikimi de edinebilir. Bu durumlar dikkate alınarak nikah şartı olarak kadın kendisi için erkeğin maddi imkanları ile orantılı maddi bir pay şart koşar. Peygamber ise din tebliğ ettiğinden herkes gibi çarsı pazar işlerine ayıracak fazla bir imkanı olmaması normaldir. Mümin kadınlardan isteyenlerin mehirlerini peygambere hibe etmelerinde, peygamberinde onları mehirsiz alabilme imkanına sahip olmasında garipsenecek bir durum yok, zira peygamber bütünmesaisini diğer insanların sahip olduğu imkanlar gibi çalışıp para kazanma durumunda değildi. Bu şekilde bakıldığında Allah peygambere kolaylık getirmesinin makul olduğu açıkça görülür.

ALLAH'IN VE MELEKLERİN PEYGAMBERE SALAT ETMESİ NAMAZ KILMAK MIDIR?
İddianın gücü: Zayıf
İddia: 

Ayet:
Ahzap/ 56. "Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salat ediyorlar.Ey iman edenler! Siz de ona salat edin, selam edin."

Cevap:
Salat kelimesi kuranda farklı anlamlarda kullanılmıştır ve farklı anlamlara gelen bir kelimedir.
Bahsedilen yerde "salat" namaz anlamında değil "övme" anlamındadır.

PEYGAMBER NEDEN EVLATLIĞININ EŞİYLE EVLENDİ:
İddianın gücü: Zayıf
İddia:
Muhammed'in onca eşine ilaveten evlatlığının eşiyle evlenmesi:
Ahzap/ 37' de hoşlandığı evlatlığının karısı Zeynep'le evlenebilmesi için, ahlaki bir adet olan evlatlığın öz evlat gibi görülmesi kuralının kaldırılması etik açıdan yanlış değil midir?

Ayet:
Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine yardım etiğin kişiye, “Eşinden ayrılma, Allah'a saygı duy” dediğin anı hatırla! Oysa sen, içinde Allah'ın açığa çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah, çekinmeye daha lâyıktır. Müminlere, evlatlıkları eşlerinden ayrıldıklarında onların boşanmış eşleriyle evlenmelerinde bir sıkıntı olmaması için Zeyd, eşinden ilgisini tamamen kesip ayrılınca onu sana nikâhladık. Allah'ın emri kesinleşmiştir.Ahzab:37

Cevap:
Ayette geçen peygamberin gizlediği şey, evlatlığın boşanmış eşiyle evlenebileceği hükmüdür.
Peygamberimizin, evlatlığının öz evladı gibi sayılmasını engellemek için, somut olarak bu şekilde evlenme olay meydana gelmiştir.

ĞARİNİK OLAYI GERÇEK Mİ? ŞEYTAN AYETLERE MÜDAHALE ETTİ Mİ?
İddianın gücü:Orta
İddia:
Hacc suresinde peygambere vahiy gelirken şeytanın vesvese verdiği, sonra allah'ın cebrail'i tekrar göndererek necm suresindeki hatalı ayetleri çıkarttığı belirtilmekte (bkz: necm). 

- Gördünüz mü o lât ve Uzzâ’yı. 53/19
- Ve üçüncüleri olan öteki Menât’ı 53/20
(Bunlar dolgun vücutlu güzel dilberler ve rütbeleri yüksek ilahelerdir. Onların şefaati muhakkak beklenmelidir.)(Bu kısmı peygamberin hatalı söylediğini idda ediyorlar.)
- Demek erkek size, dişi Allah’a mı? 53/21
- O halde bu insafsızca bir taksim. 53/22
- Bunlar (putlar) sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiç bir delil indirmemiştir. Onlar zanna ve nefislerinin alçak hevesine uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir. 53/23

Peki sonra kuran yazıya geçirilirken ya da çoğaltılırken , peygambere bile vesvese veren, cebraili bile uyutan bu şeytan sahabelere musallat olup kuranın aleyhinde çalışmış olamaz mı? Hem peygamber hem de Cebrail yoktu artık. nasıl bileceğiz?

Ayetler :
- (Ey Muhammed) Senden önce hiçbir resul, hiçbir nebi göndermedik ki, o bir temennide bulunduğu zaman, şeytan onun temennisine bir şey sokmuş olmasın, Fakat Allah, şeytanın soktuğu şeyi iptal eder; sonra da ayetlerini sağlamlaştırır. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, hikmet sâhibidir. Hac:52

Onlar, sana vahyettiğimizden başka şeyler düzüp bize iftirâ etmen için az kaldı ki seni bile fitneye düşüreceklerdi ve o vakit seni dost edineceklerdi işte.
Sana sebât etme kabiliyeti vermeseydik andolsun ki birazcık meyledecektin onlara.
Eğer bunu yapsaydın hayâtın acısını da iki kat olarak tattıracaktık sana, ölümün acısını da iki kat, sonra da bize karşı hiçbir yardımcı bulamayacaktın kendine.İsra:73:74:75

- Gördünüz mü o lât ve Uzzâ’yı. Necm:19
- Ve üçüncüleri olan öteki Menât’ı Necm:20
- Demek erkek size, dişi Allah’a mı? Necm:21
- O halde bu insafsızca bir taksim. Necm:22
- Bunlar (putlar) sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiç bir delil indirmemiştir. Onlar zanna ve nefislerinin alçak hevesine uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir. Necm:23

Cevap :
Hac sûresinin 22. Ayetini ele alarak demektedirler ki: “Resûlullah, kafirlerin hidayete ermelerini o kadar çok istiyordu ki, onların hoşuna gidecek ve İslam'a yaklaşmalarını sağlayacak vahiylerin gelmesini arzu ediyordu. Bu arzusu içerisinde ve Kureyşlilerin bir toplantısında iken Necm sûresi nazil oldu ve kendisi onu okumaya başladı. “Gördünüz mü o Lat ve Uzzâ’yı, Ve üçüncüleri olan öteki Menât’ı” sözlerine gelince ağzından şu kelimeler dökülü verdi. “ Bunlar, dolgun beyaz vücutlu güzel dilberler ve rütbeleri yüksek ilahelerdir. Onların şefaati muhakkak beklenmelidir.” Bundan sonra, Resûlullah sûrenin diğer ayetlerini normal olarak okumaya devam etti ve sûrenin sonunda secde etti. Onunla birlikte Müslümanlar ile müşrikler beraber secde ettiler. Mekkeli kâfirler dediler ki, artık bizimle Muhammed arasında her hangi bir fark kalmamıştır. Bizde zaten aynı şeyi diyoruz. Kainatı yaratan Allah’tır, fakat ilahelerimiz Allah katında bizim için şefaatte bulunacaklardır. Bilahare akşam Cebrâil gelerek peygambere putları övücü sözleri getirmediğini bildiriyor. Bu olay peygamberi çok üzüyor ve tedirgin ediyor. Taki Hac sûresinin 52. Ayeti indi. Bu ayette Resûlullah teselli edildi. Kendisinden önceki Peygamber ve Resûllerin aynı hataya düştüklerini. Arzlarına şeytanın müdahale ederek karıştığını, fakat şeytanın bu karıştırdığını Allah’ın iptal ettiğini ve sonrada ayetlerini sağlamlaştırdığını vahiyle bildirdi. Bunun üzerine peygamber rahatlıyor.” İşte iddiaları budur.

Bu uydurma rivayet, İbn Cerir’in tarihinde ve diğer birçok müfessirlerin tefsirlerinde, İbn Sa’d’ın “Tabakât’ında, Vahidi’nin “Esbâb-ün Nuzül” ünde, İbn İshâk’ın “Siyeri”inde, Musa bin Ukbe’nin “Meğazi’sinde, İbn Ebi Hâtim, İbn Munzir, Bezzâr, İbn Merdûye ve Taberâni’nin hadis kitaplarında yer almıştır. Başka bir çok kitaplarda konu olarak yer almış ve üzerinde konuşulmuştur.

Hâfız İbn Hacer (Meşhur mühaddis); Ebu Bekr Dessâs (tanınmış Fakih unvanlı); Zemahşeri (Müfessir); ve İbn Cerir gibi tarihçi müfessir ve Fıkıhçı iddialı meşhur kimseler bu rivayetin doğru olduğunda ısrar etmişlerdir. Muhalif olanlar da bunu tam manasıyla eleştirmemişlerdir. Muhaliflerin bir grubu bunu reddediyor zira, bunun kaynakları veya senetleri zayıftır demektedirler. Demek ki bu kimseler de, senetlerin kuvvetli olması halinde bu rivayeti aynen kabul edeceklerdi. Örneğin, İbn Kesir bu hususta şunları yazmıştır. “Bu hikâye hangi senetlerle rivâyet olunmuşsa hepsi, mürsel ve münkat’ı dırlar.” Beyhâki de diyor ki: “ Nakil itibariyle bu hikâye ispatlanmış değildir”. İbn Huzeyme; Kadı İyâz gibi kimseler de aynı fikirdedirler. Mesela: Kadı Iyâz’ın reddetmesine sebep, Kütüb-i Sitte de yer almaması ve senedinin zayıf olmasıdır. Halbuki, 47 örnekte görüldüğü gibi, Buhari Ğaranik kelimesini rivayet etmemekle birlikte Ve’n-Necm süresi okunurken müşriklerin secde ettiğinden bahisle dolaylı olarak değinmiştir.(Bu yazı Allahdostuseyyid tarafından hazırlanmıştır)

Özet:
Değil bir peygamber, herhangi bir Müslüman dahi, Allah’a şirk koşmanın manasını bilir ve anında farkına varır. Böyle bir olay yaşansaydı İsra sûresi 74. Ayeti geçersiz olacaktı, bu İslamiyet te öyle mühimdir ki, bir tek ayetin geçersiz boş olması, Kur’an’ın tamamının, Allah sözü olmayıp, kul sözü olduğu manasına gelirdi. İsra sûresi 74. Ayetinin bu iddia edilen iftira olayından önce veya sonra inmesi bir şey değiştirmez. Peygamber zamanın da iman eden ve vefatından sonra yaşayan binlerce sahabe aklı başında sağlam mantıklı kimselerdirler. Bu kadar büyük bir çelişkiyi hemen görürlerdi.

Kur’an  kelimelerinin değiştirilmesi Allah’tan başkası için mümkün olmayan bir korunmayla korunmuş olup, peygamberde ancak bu Vahyi tebliğ ediyordu.
Peygamberin aklından her ne geçmişse o engellenmiştir.Vahiy olarak bildirilmemiştir.