HUKUK CEZA ÇELİŞKİLERİ

KISASTA HÜRE HÜR, KÖLEYE KÖLE ,KADINA KADIN NASIL OLUR?
İddianın gücü:Orta
İddia:
AYET .:
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi... Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir. İşte bu, Rabbinizden size bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim bundan sonra azgınlık ve düşmanlık ederse onun için korkunç bir azap vardır. (BAKARA 178)

Cevap:
Seyyid Kutub :
Bu ayet kabileler arası toplu saldırıları düzenlemek içindir. Bu tür olaylarda bir ailenin başka bir aileye, bir kabilenin başka bir kabileye, bir toplumun başka bir topluma saldırarak karşı tarafın bir bölüm hür insanını, kölesini ve kadınını öldürmesi ya da yaralaması sözkonusudur. Bu durumlarda kısas ilkeli adalet terazisi ortaya konduğunda, bu tarafın hür bir kişisi karşı tarafın hür bir kişisine, bu tarafın bir kölesi karşı tarafın bir kölesine ve bu tarafın bir kadını karşı tarafın bir kadınına denk tutulur. Aksi halde bir toplumun ortaklaşa olarak başka bir topluma saldırı düzenlediği bu tür olaylarda kısas ilkesi nasıl uygulanabilir?“ (Seyyid Kutub, Fizilal’il Kur’an, Bakara/178)

Bireysel saldırılar ve kısas ise maide/ 45 de düzenlenmiştir.
Maide/45
“Onda (Tevrat’ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.”

Ayrıca eş-Şa‘bî de Yüce Allah'ın, Hür kimse hür ile, köle köle ile, dişi dişi iledir buyruğu hakkında dedi ki:
 Bu âyet-i kerîme birbiriyle çarpışan iki Arap kabilesi hakkında nâzil oldu. Onlardan biri, “Kölemize karşılık filan oğlu filanı, câriyemize karşılık da filan kızı filanı öldüreceğiz” demişti. Buna benzer bir rivâyet Katâde'den de gelmiştir.

Bu âyetin sebeb-i nüzûlü, Hz. Peygamber'in (s.a) peygamber olarak gönderilmesinden önce mevcud olan hükümleri silmektir. Bu böyledir, çünkü Yahûdiler sadece öldürmeyi, Hristiyanlar da sadece diyet alıp affetmeyi bu kısas hususunda gerekli görüyorlardı. Araplar ise bazan kısâsen öldürmeyi, bazan da diyeti gerekli görürlerdi. Fakat bunlar, her iki hüküm hususunda da açıkça haddi aşıyorlardı. Öldürme hususunda haddi aşıyorlardı. Çünkü birinin kabilesi diğerinden daha şerefli olan iki kişi arasında öldürme meydana geldiğinde, şerefli olanlar, “Bizden köle olana karşı, onlardan hür olan birisini; kadınımıza karşı onların erkeğini, erkeğimize karşı da onların iki erkeğini öldürürüz” diyorlardı ve kendilerinden yaralananlara karşılık, karşı tarafa fazlası ile yara açarak kısas yapıyorlardı. 

ÖZET:
Bakara /178 de kasdedilen kabilelerin savaş gibi toplu öldürmelerde yapacağı kısas metodunu anlatmaktadır.

Örnek olay:
A kabilesi B kabilesi ile savaşmış ve B kabilesinden bir kişi öldürülmüştür.Öldüren kişi belli ise Maide /45 e göre kısas edilecek veya diyeti B kabilesindeki yakınına ödenecektir.Öldüren kişi belli değilse Bakara /178 e göre hüküm verilecek ve A kabilesinden denk bir kişi kısas için istenecektir.A kabilesi büyük ihtimalle ya katili bulacak yada suçsuz bir kişinin kısas edilmesini engellemek için öldürülen kişinin diyetini ödemeyi teklif edecektir.Allahın takdiri ne güzelmiş.

İKİ KADININ ŞAHİTLİĞİ MESELESİ
İddianın gücü: Orta
İddia: İslam kadına değer vermez.

Ayetler:
"Ey iman sahipleri! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borç altına giren kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabb'inden korksun da borcundan hiç bir şey eksiltmesin. Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf, çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu, kadınlardan biri şaşırırsa / unutursa ötekisi ona hatırlatsın diyedir. Tanıklar, çağırıldıklarında çekimser davranmasınlar. Küçük veya büyük, borcu, süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında adalete daha yakın, tanıklık için daha sağlam, kuşkuya düşmemeniz için daha elverişlidir. Ancak aranızda döndürüp durduğunuz tamamen peşin bir ticaret söz konusu ise onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Karşılıklı alışveriş yaptığınızda da tanık bulundurun. Yazıcıya da tanığa da zarar verilmesin. Böyle bir şey yaparsanız bu, kendinize kötülük olur. Allah'tan korkun. Allah size öğretiyor. Allah, her şeyi en iyi biçimde bilendir." "Bakara:282"

“Müminler! Sizden biriniz ölüm döşeğinde vasiyet edeceği zaman içinizden güvenilir iki şahit tutsun. Eğer bir yerde yolcu iken ölüm gelip çatarsa sizden olmayan iki kişi de olabilir. (Şahitliği yerine getirdikleri zaman) şüphelenirseniz onları namazdan sonra alıkoyarsınız. Şöyle yemin ederler: ‘Vallahi, isterse en yakınımız olsun, buna karşılık hiçbir şey almayız. Allah için yapılan şahitliği gizlemeyiz. Öyle olsa biz, elbette günaha gireriz.’
Eğer günaha girdiklerinin farkına varılırsa, ölenin, hak sahibi iki yakını onların yerine geçer, şöyle yemin ederler: ‘Vallahi, bizim şahitliğimiz onlarınkinden daha doğrudur, biz haksızlık yapmayız. Öyle olsa elbette zalimlerden oluruz.” (Maide 5/106-107)

Cevap:
Yukarıdaki  âyetlerde kadın erkek ayrımı olmaksızın güvenilir iki Müslüman şahit öngörülmektedir. Yolculukta vasiyet yapılacaksa, Müslüman olmayan iki kişinin şahit olması yeterli görülmüştür. Yolculuğun özel şartları sebebiyle şahitlerin tamamı kadın, tamamı erkek veya biri kadın biri erkek olabilir.

Şahitlerin, yanlış ifade verip günaha girdikleri fark edilince; ölenin, hak sahibi iki yakını öncekilerin şahitliğini hükümsüz kılacak şahitlikte bulunur. Ölenin yakınları kadın olabilir.

Burada delil alınacak cümle şudur: “Böylesi, şahitliği gereği gibi yapmalarının en alt seviyesidir…” (Maide 5/108) Bu cümleyi, Bakara 282’deki “… Böylesi, şahitlik için daha sağlamdır…” cümlesi ile karşılaştırınca, şahitlerin iki erkek veya bir erkek ile iki kadın olmasının kural olmadığı ortaya çıkar.

Bu konuda şu hadis de delil alınmıştır: “… İki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine eşit tutulması onun akıl noksanlığını gösterir…” (Müslim, İman 132)

Akıl Arapça’da; bilgi manasına da gelir Akıl noksanlığı, bilgi noksanlığıdır. Kişinin bilmediği bir konuda şahitlik yapması zor olur. Çünkü onu gereği gibi kavrayamaz. Bu da şüpheye sebep olur. Kadınlar, genel olarak, borç doğuran hukuki ilişkilere ilgi duymazlar. Bu sebeple o konudaki bilgileri eksik olur. Dolayısıyla hadis, Bakara 282’ye açıklık getirmiş olur. Çünkü kişi, iyi bilmediği bir konuda, gördüğü ve duyduğu şeylerin hangisinin esasla, hangisinin ayrıntı ile ilgili olduğunu anlayamaz, kolayca yanılabilir.

1. Zinaya Şahitlik
Dört mezhep, kadınların zina davalarında şahitliğini kabul etmez. Ama Kur’ân, bu konuda kadın erkek ayrımı yapmamıştır. Allah Teâla şöyle buyurur:

“Kadınlarınızdan zina edenlere karşı içinizden dört şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse onları ölünceye veya Allah onlar için bir yol açıncaya kadar evlerde hapsedin.” (Nisa 4/15)

Liân ile ilgili âyetler de kadınların zina şahitliği konusuna açıklık getirir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Karılarına zina suçu atan ve kendileri dışında şahitleri olmayanlar… Böyle birinin şahitliği, “Allah şahit kesinkes doğru söylüyorum” diye dört defa şahitlik etmesidir.
Beşincisinde, eğer yalan söylüyorsa Allah’ın lanetine uğramayı diler.

Kadından o azabı giderecek olan şu şekilde dört defa şahitlik etmesidir: “Allah şahit, kocam kesinkes yalan söylüyor.“
Beşincisinde, eğer doğru söylüyorsa Allah’ın gazabına uğramayı diler.” (Nur 24/6-9)

Burada erkeğin, “Allah şahit kesinkes doğru söylüyorum” diye verdiği her ifade bir şahitlik sayılmıştır. Bunu dört defa tekrarlaması, dört şahitlik sayılarak erkek, zina iftirası suçundan kurtulmaktadır.

Kadının, “Allah şahit, kocam kesinkes yalan söylüyor” demesi bir şahitlik sayılmıştır. Bunu dört kere tekrarlaması, dört şahitlik sayılarak cezadan kurtulmasını sağlamıştır. Böylece kocanın dört şahitliği kadının dört şahitliğine denk tutulmuş olmaktadır.

Karı-kocanın, şahitlik yaparken kullandıkları ifadelerin son bölümleri dışındaki sözlerin aynı olması dikkat çekicidir. Erkeğin ifadesi olumlu, kadınınki olumsuzdur. Aynı değerde olan olumlu cümle, olumsuzu hükümsüz bırakarak, kocanın şahitliği ile ceza verilmesini önlenmiş olmaktadır. Bu, açıkça gösteriyor ki kadın zina davasında şahitlik yapabilir. Bu konuda onun şahitliği, erkeğin şahitliğine denktir.

2. Talaka Şahitlik
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Kadınlar bekleme sürelerinin sonuna vardıklarında onları ya maruf ile tutun veya maruf ile ayırın. Sizden iki güvenilir şahit getirin, şahitliği Allah için yapın.” (Talak 65/2)

Burada da kadın erkek ayırımı yapılmamıştır.

3. Peygamberimizin Açıklaması
Peygamberimiz (s.a.v)’in, şu açıklaması da yukarıdaki yorumların doğru olduğunu göstermektedir:

“Ukbe bin el-Harise Ebu İhâb kızı Ümmü Yahya ile evlenmişti. Ukbe dedi ki: Zenci bir cariye geldi, ben sizin ikinizi de emzirmiştim dedi. Bunu Peygamber (s.a.v)’e anlattım, benden yüz çevirdi. Önüne geçtim ve tekrar anlattım, dedi ki: “Nasıl olacak? Cariye ikinizi de emzirdiği kanaatinde’’. Sonra kadınla evlenmesini yasakladı.” (Buharî, Şehâdât, 13)(Bu yazı Allahdostuseyyid tarafından hazırlanmıştır)

Peygamberimiz böyle demesine rağmen, fıkıhta süt akrabalığının sabit olması için kadınların şahitliği yeterli görülmez. Konu ile ilgili olarak Ömer Nasuhi BİLMEN’in ifadesi şöyledir:
“Süt akrabalığı konusunda şahitlik nisabı, güvenilir olmak şartıyla iki erkek veya bir erkek ile iki kadındır. Fakat bu hususta yalnız bir erkeğin veya yalnız iki veya daha fazla kadının şahitlikleri kabul olunmaz[Ömer Nasuhi BİLMEN, Hukukı İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, İst. 1968, c.II, s. 88, par. 296.].

Özet: İslami sistemde kadın; fıtri yapısına uygun olarak aile, çocuk, merhamet ve duygusallık kavramları ile ele alınmıştır.Bu nedenledir ki "cennet anaların ayakları altına" verilmiştir. O zamana kadar hiç bir hakkı olamayan kadın şahitlikte de hak elde etmiştir.Tercih edilen erkek şahitliği olsa da ihtiyaç ve istek halinde kadınlar da erkekler gibi şahitlik yapabilir.(Maide:108).

Kuranda sadece borç alacak davalarında iki kadın şahitliğinden bahsedilmiştir.Bunun sebebi ayette açıklanmıştır:" kadınlardan biri şaşırırsa / unutursa ötekisi ona hatırlatsın" diyedir.

Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. (Hucurat:13)

İFFETLİ KADINLARA İFTİRA ATAN AFFEDİLİR Mİ?
İddianın gücü: Zayıf
İddia:
Ayetler:
Ve muhsinlere (iffetli kadınlara), (zina suçu, iftira) atan sonra da dört şahit getiremeyenlere, o taktirde seksen celde (yalnız cilde tesir edecek sopa) vurun. Ve onların şehadetini (şahitliğini) ebediyyen kabul etmeyin. Ve işte onlar, onlar fasıklardır.NUR:4
Hiçbir şeyden haberi olmayan hür, nâmuslu, inanmış kadınlara iftirâ edenlere, dünyâda da lânet edilmiştir, âhirette de ve onlaradır pek büyük azap.Nur: 23
Ancak bundan sonra tövbe ederler ve düzgün bir hâle gelirlerse artık şüphe yok ki Allah, suçları örter rahîmdir.NUR:5

Cevap:
Kuran’ın bir çok ayetinde tövbe etmenin önemine vurgu yapılır. Bahis konusu ayetlerde de aynı durum vardır. Bir tarafta tövbe edenler, diğer tarafta da tövbe etmeyenler konu edilmiştir.
İlk ayetler tövbe etmeden önceki durumu(4,23) , son ayet ise tövbe edip pişman olanların durumunu anlatır.(5)

ZİNANIN CEZASI ÇELİŞKİLİ Mİ?
İddianın gücü: Orta
İddia:
Zinanın cezası nedir? 24:2'ye göre zina yapan kadın veya erkeğe yüz değnek vurulmalıdır. 4:15'e göre zina yapan kadına müebbet ev hapsi uygulanmalıdır. 4:16'ya göre zina yapan erkek tövbe edip ıslah olursa hiçbir ceza uygulanmamalıdır.

Ayetler:
Ve kadınlarınızdan fuhuş yapmış olanlara ( onların aleyhine) sizden dört şahit isteyin. Eğer şahitlik ederlerse o taktirde, artık onlara ölüm gelinceye kadar veya onlar için, Allah bir yol gösterinceye kadar evlerin içinde tutun.Nisa:15

Onu sizden iki erkek yaparsa, onlara eziyet verin. Şayet tövbe edip düzelirlerse, artık onları kendi hâllerine bırakın. Çünkü Allâh Tevvab'dır, Rahıym'dir.Nisa:16

Zaniye (zina yapan kadın) ve zani (zina yapan erkek); o zaman ikisinden herbirine yüz celde (yalnız cilde tesir edecek sopa) vurun. Eğer Allah’ın dînini (uygulama) konusunda, Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız; onlara merhamet sizi tutmasın (size mani olmasın). Ve onların (ikisinin) azabına, mü’minlerden bir grup şahit olsun.Nur:2

Cevap :
Zinanın (erkek ve kadın birlikte )cezası kurani tüm yorumlarda 100 sopadır.Bunda herhangi bir görüş ve yorum ayrılığı yoktur.(Nur:4)Mezhepler ise  hadislerden delil getirerek zinanın cezasının  recm olduğunu savunur .

Nisa:15:16 da kastedilen için alimler ikiye ayrılır:
a) Nisa :15 kadın eşcinselliğini , nisa:16 erkek eşcinselliğini anlatıyor diyenler
b) Nisa:15:16 daki cezalandırmanın zina yapan kadın ve erkeklerin tümü için geçerli olduğunu ve 100 sopa ayeti gelmeden önce uygulandığı savunan görüş.Bu görüşe göre 100 sopa ayetiyle önceden uygulanan bu cezalar nesh olmuştur.

Hangi yorum kabul edilirse edilsin, ayetlerin hepsi farklı bir durumu anlattığı için ayetler arasında çelişki yoktur.